1 mayıs açıklamalar adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya bağcılar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa belçika belgesel beşiktaş beykoz boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri çağlayan çanakkale çayan çayan mahallesi çekmece çerkezköy dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler FOSEM Fransa galatasaray gazi Gebze gençlik gerilla giresun gözaltı grup yorum gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet Hacıahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda Isparta idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere İngiltere istanbul isveç isviçre İsviçre işçi meclisi italya izmir kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kınık kıraç kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba küçükçekmece kültür sanat kütahya lubnan malatya maltepe Maraş mardin Mektuplarımızla Tecriti Kıralım mersin muğla Muharrem Karataş munzur nurtepe okmeydanı ortaköy ömürtepe örnektepe piknik Polonya radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma Sevgi Erdoğan Vefa Evi siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler şiir şiirler şişli taksim tavır dergisi TAYAD tekirdağ tiyatro Tokat trabzon tuzla türkiye UTMP videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi Zürich

Halkın Hukuk Bürosu Açıklaması:

SAFLARI SIKLAŞTIRIN! BU KAVGA FAŞİZME KARŞI, BU KAVGA HURRİYET KAVGASI!
KORKUYORLAR... NURİYE VE SEMİH'İN DİRENİŞİNİN OHAL İLE SUTURULMAYA, SİNDİRİLMEYE ÇALIŞILAN HALKA ÖRNEK OLMASINDAN KORKUYORLAR. BUNUN İÇİN DİRENİŞE SALDIRIYORLAR.
BU DİRENİŞ ONURLA ONURSUZLUĞUN, AHLAKLA AHLAKSIZLIĞIN, İYİLİKLE KÖTÜLÜĞÜN SAVAŞIDIR...
ONURUN, ERDEMİN, ADALETİN YANINDA OLAN HERKESİ BU DİRENİŞİ SAHİPLENMEYE ÇAĞIRIYORUZ!
Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça... Artık onları tanımayan yok gibi. KHK terörü ile ihraç edilen, işiyle ekmeğiyle oynanan binlerce memurdan sadece ikisi. Kendileriyle aynı "kader"i paylaşan, AKP'nin aynı kaderi reva gördüğü ve bu kadere boyun eğmesi istenen birkaç memurla birlikte Ankara'da Yüksel Caddesindeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir direniş ateşi yaktılar.  Önceleri küçük, mütevazi bir ateşti bu. Ama zamanla büyüdü, ülkenin dört bir yanına yayıldı. Her geçen gün büyüyen, binleri, milyonları çeken bir ateş oldu.  Ateş sıcaktır, aydınlıktır, çeker insanı... Nuriye ve Semih'in yaktıkları ateş de milyonları çekti etrafına.
AKP'nin binlerce insanı haksız, hukuksuz biçimde işten atarak açlıkla terbiye etmeye çalışmasına karşı  başlattıkları bu direniş, bugün itibariyle 195. güne ulaştı. Nuriye ve Semih'in direnişin 120. gününden itibaren başlattıkları süresiz açlık grevi ise 75. gününde... Her geçen gün hücreleri biraz daha eriyor; ancak kararlılıklarında en küçük bir erime, iradelerinde en ufak bir gerileme yok. Kararlılıkla, coşkuyla direnişlerine devam ediyorlar. Onların bu kararlılığı, bu coşkusu halka da yansıyor. Bir tek kişiyle başlayan direniş dalga dalga büyüyor, Türkiye'nin dört bir yanına yayılıyor... OHAL ile birlikte adeta üzerine ölü toprağı serpilen halk yeniden uyanıyor, üzerlerine serpilen ölü toprağını silkip atıyor.
Halkın direnişi sahiplenmesi, direnişin etrafında birleşmesi AKP'nin korkularını da büyütüyor. Bu nedenle günlerdir direnişe saldırıyorlar. Bir yandan direniş alanında yakılan ateşi bahane ederek polis saldırıyor, tehdit ediyor, işkenceyle gözaltına alıyor; bir yandan lağım medyası eliyle yalanlarla, terör demagojisiyle psikolojik savaş yürütüyorlar. Saldırıları yalnızca direniş alanına ve direnişçilere yönelik değil. Nuriye ve Semih'le dayanışma için Türkiye'nin dört bir yanında yapılan bütün eylemlere polis saldırıyor. Sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, siyasi partilerin dayanışma amacıyla örgütledikleri "yasal" eylem ve etkinliklerin tamamında polis saldırısı yaşanıyor, işkence ve gözaltılarla eylemler engellenmeye, destek veren bütün kurum ve kişiler "terör" demagojisiyle kriminalize edilmeye çalışılıyor...
Son olarak dün gece, açlık grevinin 75. günündeki Nuriye ve Semih'in kaldıkları ev polis tarafından basıldı.  Oysa savcı tarafından çağrıldıklarında gitmemeleri için hiçbir sebep yoktu. Zaten her gün direniş alanında, polisin gözlerinin önündeydiler, hatta haklarındaki adli kontrol kararı nedeniyle her gün karakola giderek imza veriyorlardı. Buna rağmen Nuriye ve Semih'in kapısına dayandılar gece vakti, kaçma şüpheleri var denilerek. Nuriye ve Semih'ten önce, onları sahiplenen, bu hukuksuzluğa direnen avukat arkadaşlarımızı ve Semih'in eşini gözaltına aldılar, sonra Nuriye ve Semih'i... Haklarında yakalama kararı var dediler. Savcı tarafından verilen arama kararında AKP'nin korkusu yazılıydı. "Eylemlerinin ölüm orucuna dönüşmesi, Gezi ve Tekel eylemi benzeri eyleme dönüşme ihtimali bulunması..." Kararın gerekçesi buydu. Bu bir karar değil itirafnameydi açıkça. Korkularının itirafı vardı.
Bu ihtimali ortadan kaldırmak, direnişi bitirmek için çareyi Nuriye ve Semih'i gözaltına almakta, direnişi sahiplenen herkese azgınca saldırmakta buldular. Ancak onlar saldırdıkça direniş de sahiplenme de büyüdü. Bugün de Nuriye ve Semih gözaltına alındıktan sonra onlara destek için direniş alanını dolduran yüzlerce kişiye polis defalarca ve her defasında daha azgınca saldırdı. Alandaki direnişçilerden Veli SAÇILIK ve Acun KARADAĞ ile saldırıları protesto amacıyla bugün itibariyle süresiz açlık grevine başladıklarını duyuran Semih'in eşi Esra ÖZAKÇA ve annesi Sultan ÖZAKÇA'nın da aralarında olduğu birçok kişi işkenceyle gözaltına alındı, direniş anıtının çevresi bariyerlerle kapatıldı... Ancak yine de direniş alanı boş kalmadı. Her gözaltı sonrası yeniden, yeniden toplandı insanlar...
Saldırılarının niteliği, kullandıkları yöntemler nasıl bir ahlaksızlık, nasıl bir düşkünlük içinde olduklarını da bir kez daha gösterdi. Alandakileri yerlerde sürükleyerek, saçlarından çekerek gözaltına aldılar,  Veli Saçılık'ı anıtın üzerinden yere attılar, gözaltına aldıkları kişilere gözaltı aracı içerisinde biber gazı sıktılar... Bu saldırı nedeniyle gözaltı aracında bulunan Esra ÖZAKÇA astım krizi geçirerek fenalaştı...
Nuriye ve Semih bugün itibariyle açlık grevinin 75. günündeler. Vücutlarında açlık grevinden kaynaklı ağır hasarların oluşmaya başladığı, bunların gözle görülür, hissedilir hale geldiği herkesin malumu. Bu haldeki iki insanın işkenceyle gözaltına alınmasının bir tek anlamı vardır:
NURİYE VE SEMİH AKP'NİN OHAL'İNE BOYUN EĞMEDİKLERİ, DİRENİŞTEN VAZ GEÇMEDİKLERİ İÇİN ÖLDÜRÜLMEK İSTENİYOR.
AKP bir yandan "dinimizde açlık grevinin yeri yok, yaşam kutsal, kadere boyun eğin, tevekkül edin" derken öbür taraftan açlıklarının 75. günündeki insanlara işkence ederek, onları öldürerek nasıl bir din bezirganı olduğunu da gösteriyor.
Sanatçılar, inanç kurumları, demokratik kitle örgütleri... Şimdi sesimizi yükseltme, Nuriye ve Semih'in sahipsiz olmadığını, onların yanında olduğumuzu daha güçlü haykırma zamanıdır.
Hukukçular, avukatlar... Bu hukuksuzluğa daha güçlü itiraz etme zamanıdır şimdi. Bakın, Ersoy Dede gibi gazeteci kılıklı tetikçiler hedef gösteriyor, "bu direniş kötü örnek olur, bitirilmeli" diyor, sözde bağımsız yargı bunu talimat kabul edip aynı gerekçeyle arama kararı veriyor, açlıklarının 75. günündeki insanları işkenceyle gözaltına aldırıyor, adeta öldürmeye çalışıyor... Alın arama kararı dedikleri, gözaltına alma kararı dedikleri paçavraya bakın. Hukuk bunun neresinde?.. Buna sessiz mi kalacaksınız?
Bu saldırılarla amaçladıkları şey çok açık: Halkın direnişi sahiplenmesini, direnişin büyümesini engellemek, halkı yeniden karanlığa boğmak, teslim almak istiyorlar. Buna izin vermeyelim!
İşçiler, memurlar, öğrenciler; Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni... her milliyetten, dinden, inançtan halkımız; Semih ve Nuriye incecik bedenleri ile, faşizmin bizi boğmak istediği sessizliğe meydan okudular, sesimize ses oldular. Şimdi sıra bizde. Nuriye ve Semih'in sesine ses olalım. Direnişlerini sahiplenelim, büyütelim.
HALKIN HUKUK BÜROSU
HALKIN HUKUK BÜROSU
Gürsel Mah. Kumlu Sok. No:13/10
Kâğıthane/İSTANBUL
Tel/Faks 0212 296 31 59
Açıklama NO: 536

22.5.2017
[blogger]

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.