SİLİVRİ 6 NO’LU HAPİSHANE İDARESİNİ ve GARDİYANLARIN
BAŞI N.I’YI UYARIYORUZ;
TUTSAKLARIN HAKLARINI GASPETMEKTEN VE İŞKENCE
YAPMAKTAN VAZGEÇİN!
Yargılama
süresince, belli koşulların varlığı halinde mahkeme tarafından tedbir olarak
öngörülen ve belli bir süre için hürriyetinden yoksun kalma anlamına gelen tutukluluk durumu ile mahkemelerce
verilen ceza hükümlerinin infazı sırasındaki hürriyetinden yoksun bırakılmayı
ifade eden hükümlülük hali hukuki
tanımlamalardır.
Mahkemelerce
öngörülen süreler boyunca duvarların arkasına kapatılan kişinin kapatılmadan
kaynaklanan, bununla bağlantılı birtakım hak mahrumiyetleri dışında yasalarca
öngörülmüş temel hak ve özgürlükleri hakları vardır. Başka bir deyişle,
kapatılma ve bununla bağlantılı olarak seyahat özgürlüğünün olmaması gibi
haller dışında herkesin sahip olduğu temel hak ve özgürlüklere tutuklu ve
hükümlüler de sahiptir. Bu haklar da keyfi olarak ihlal edilemez, gasp
edilemez. Ancak kağıt üstündeki bu gerçeklik pratikte pek karşılık bulmaz.
Bugün bütün hapishanelerde hakların adeta birer "lütuf" olarak
görüldüğü, idarenin keyfi uygulama ve dayatmalarıyla yok sayıldığı bir
hapishane rejimi uygulanmaktadır. Tutukluluk ve hükümlülük halleri, tutuklu ve
hükümlünün tüm haklarını gasp ederek, insani niteliklerden uzaklaştırmayı
amaçlayan insanları isyan ve adalet duygularını terk etmeye, itaatkâr, biatkar,
sormayan, sorgulamayan köle ruhlu olmaya zorlayan uygulamalarıyla hukuki bir
kategori olmaktan çıkmıştır.
Bir
tutuklu ve hükümlünün en temel hakkı nedir?
Nefes alma hakkıdır örneğin.. Kişiler, betondan ibaret, etrafı dikenli jiletli
tellerle çevrilmiş ve duvarların yüksekliği itibariyle firarın imkânsız olduğu
“havalandırma”lara demir kafesler yapılarak nefes dahi alamaz duruma
getirilmişlerdir.
Tutsakların
dış dünya, ailesi ve çevresiyle ilişkileri keyfi, on yıllara varan disiplin
cezalarıyla tamamen engellenmiştir.
Bir ve
üç kişilik kapatılma mekânları olan hücrelerin içine ve havalandırmalara
banyoları bile görecek şekilde kameralar yerleştirilmiş, tutsakların her anları
izlenerek hapishaneler adeta insanların içine kurulmuştur.
Tutsakların
122 insanın hayatı pahasına, 45/1 sayılı genelgeyle kazandıkları haftada on
kişi ile on saatlik ve tredmana tabi olmayan "sohbet hakkı" personel
yokluğu, yer darlığı gibi bahanelerle veya tamamen fiili dayatmalarla ortadan
kaldırılmıştır.
Kitap,
dergi okuma, günlük basını takip etme hakkı yine keyfi ve gerekçesiz bir
biçimde sınırlandırılmış ya da kimi yerlerde tamamen ortadan kaldırılmıştır.
Tutsakların
avukatları ile savunma hakkı kapsamındaki görüşmeleri kamera ve dinleme
cihazlarıyla denetim altına alınmış, avukat müvekkil ilişkisinin mahremiyeti
ihlal edilmiştir.
Kimi
hapishanelerde askeri nizamda ve ayakta sayım vermeye zorlanan tutsaklar kendilerini
köle, gardiyanları da köle başı olarak görmeye zorlanmışlar, her türlü insanlık
dışı muameleye rıza gösterir hale getirilmişlerdir.
Yukarıda
saydığımız ve sayamadığımız nedenlerle, müvekkillerimiz olmak üzere hak
taleplerini sloganlarla, kapı dövme, oturma ve idarenin keyfi uygulama ve
işleyişini kilitleyecek eylemlerle savunmaktadırlar. Hapishane idareleri ise haklı
hak taleplerini karşılamak yerine, baskı, ceza ve işkence uygulayarak sorunları
çözümsüz bırakmaktadır.
Silivri
6 Nolu Kapalı Hapishane idaresi ve gardiyanların başı N.I.’ da, müvekkillerimizin anlatımlarına göre tutsakların
yukarıda saydığımız tüm haklarını gasp ettiği gibi, çorap arama/çıkarma dayatması yapmakta, keyfi aramaya son sloganını gerekçe göstererek de tutsaklara
işkence yapmaktadır. Keyfiyete ve işkenceye onurlarını ve siyasi kimlikleri
ezdirmeyeceğini söyleyen müvekkillerimiz, slogan, kapı dövme, oturma eylemleri,
sayım vermeme, iki kez de hücre yakma eylemi yapmış, hapishane idaresi haklı
talepleri dinlemek yerine işkence ve tek tek hücrelere kapatma yoluyla
talepleri bastırmayı denemiştir.
Ancak bu
dayatmaları kabul etmeyen Hüseyin Kütük ve Fuat Yalçın isimli iki müvekkilimiz
tek tutulmayı ve işkenceleri protesto etmek için açlık grevi yapmaya
başlamıştır. Dün itibariyle görüştüğümüz müvekkillerimiz de, iki arkadaşları
tekli hücrelerden çıkarılıncaya kadar süresiz
açlık grevi yapacaklarını bildirmişlerdir.
İnsanları
açlık grevi yapmak zorunda bırakan işkenceciler ve insan onuruna aykırı
dayatmaların mimarları ve uygulayıcıları tarih önünde hesap verecektir. Bugün
yargılama konusu edilmeyen tüm suçlar yarın mutlaka hak ettiği karşılığı
bulacaktır. İşkence insanlık suçudur ve zamanaşımı işlemeyen bu suçlar başka
bir siyasi ortamda ve nihayetinde tarih önünde cezalandırılacaktır. Başta tutsak yakınları ve aileleri olmak üzere
insan onurundan yana tüm insanları, tutsakların hak taleplerini duyurmaya ve
sahiplenmeye çağırıyoruz.
İŞKENCE İNSANLIK SUÇUDUR, İŞKENCEYE SON!
İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK!
TUTSAKLARIN HAKLI HAK TALEPLERİ KABUL EDİLSİN!
HALKIN HUKUK
BÜROSU
Gürsel Mah. Çevik Sok. No:13/10
Kâğıthane/İSTANBUL
Tel/Faks 0212 296 31 59
halkinhukuk@gmail.com
Açıklama No: 537
01.06.2017