Zorla Müdahale
İşkencesine Son!
Zorla Müdahale
Cinayettir, Katliamdır!
Özgür tutsaklar Didem Akman ve Özgür Karakaya ADALET için 128 gündür ölüm orucundayken zorla müdahale tehdidi
altında hastaneye kaldırıldı. Şakran
Hapishane idaresi ve savcıları suç işlemektedir. Direnişçilere kendi iradeleri dışında yapılacak
her türlü tıbbi işlem ve zorla müdahale tehdidinde bulunmak işkencedir. İşkence ise insanlık suçudur.
Hastaneye kaldırılan Didem Akman’dan iradesi dışında zorla kan
örneği alınmış ve çeşitli tıbbi işlemler yapılmıştır. Kendisinin annesini
arayarak verdiği bilgiye göre ise; şuan da tekrar hapishaneye götürülmüş ve
gerek duyulursa tekrar hastaneye kaldırılacağı söylenmiştir. Özgür Karakaya’nın
durumuna ilişkin ise henüz açıklanan bir bilgi yoktur.
Zorla müdahalenin işkence olduğu, 2000-2007 Büyük Ölüm Orucu Direnişi’nde
onlarca örnekle ispatlanmıştır. Bu süreçte müdahale edilen birçok direnişçi
hafızasını yitirmiş, wernicke korsakoff hastası olmuşlardır. Zorla müdahale
saldırısına uğrayan direnişçilerin birçoğu eski sağlığına dönememiş ve hayatını
tek başına idame ettirememektedir.
Mustafa Koçak’ın yaşadıkları zorla müdahale sürecinde tüm halk
tarafından biliniyor. Tam 5 gün boyunca 30 kilo kalmış bedenine 73 serum
takılıp vücudunun her yerinde damar patlakları ve morluklar oluşturulmuş, copla
anüsünden taciz edilmiştir. Kaba dayak dâhil her türlü fiziki işkence yapılmış
ayrıca sözlü olarak hakaret ve tehdide maruz bırakılmıştır. 5 gün boyunca
tuvalete dahi götürülmeden bir yatakta pislik içinde müdahale
gerçekleştirmişlerdir.
Zorla müdahalenin işkence olduğuna yönelik ise AİHM kararlarında mevcuttur.
Kişinin iradesi dışında olan her türlü müdahalenin zorla müdahale olduğu ve
bunun bir işkence olduğuna vurgu yapılmıştır. Türkiye AİHS sözleşmesi altına
imza atarak ve AİHM kararlarını uygulayacağının teminatını bu imza ile
vermiştir. Fakat faşizm denilen olgu tamda şuan yaşanılandır. Yasa devleti olan
faşizm gerekirse kendi imzacısı olduğu kararları dahi tanımayan yönetim
anlayışıdır.
Bu sözleşmelerin altına biz imza atmadık. Avrupa Birliği denilen
emperyalist birliğe girmek için can atanlar bizler değiliz. Bizler bağımsızlık,
demokrasi ve sosyalizm için emperyalizme ve oligarşiye karşı mücadele eden
devrimcileriz. Didem ve Özgür, bağımsızlık
demokrasi ve sosyalizm için mücadele ederken tutsak düşmüş iki devrimcidir. Bugün
ise emperyalizmin ve oligarşisinin tecrit saldırısına ve adaletsizliklerine
karşı bedenlerini mücadele mevzisi ilan ederek direniyorlar.
Cumhurbaşkanlığı, Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve onlara
bağlı olarak bu işkence suçunu bizzat uygulayan, uygulatan hapishane
doktorları, hastane doktorları, gardiyanlar ve müdahalenin içinde yer alan ve
müdahale tehdidinde bulunan herkes bu işkencenin sorumlusudur. Çünkü devlet
bizzat kişi hak ve hürriyetlerini ve en temelde kişinin yaşam hakkını korumakla
yükümlüdür. Bunun dışında yapılan her
türlü uygulamadan bizzat devletin tüm kademelerinde görev yapan ve uygulayanlar
doğrudan sorumludur.
Zorla müdahale işkencesiyle Mustafa Koçak’ı katlettiniz! Didem ve
Özgür’ü katletmenize izin vermeyeceğiz. Mustafa’nın katillerini bildiğimiz gibi
Özgür ve Didem’in başına gelecek her şeyin sorumlularını da biliyoruz. İşkence
bir insanlık suçudur ve zaman aşımı yoktur. Bu işkence suçuna ortak olan
herkesi uyarıyoruz, işkence yapmaktan vazgeçin!
İNSANLIK ONURU
İŞKENCEYİ YENECEK!
ZORLA MÜDAHALE
İŞKENCEDİR, İŞKENCEYE SON!
DİDEM AKMAN VE
ÖZGÜR KARAKAYA ONURUMUZDUR!
YAŞASIN ÖLÜM
ORUCU DİRENİŞİMİZ!
DEVRİMCİ İŞÇİ
HAREKETİ
28.06.2020