14.10.2020
İSTANBUL 14. AĞIR CEZA MAHKEMESİ, ANAYASA MAHKEMESİ
KARARINI TANIMADI!
KARARI VEREN AKIN GÜRLEK, 18 AVUKATA 159 YIL C EZA
VEREN HAKİMDİR!
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi. Anayasa Mahkemesi'nin Enis
Berberoğlu hakkında yeniden yargılama yapılması gerektiği yönündeki katarını
tanımadı. 14. Ağır Ceza Mahkemesi bu kararıyla yargı sisteminin en üst
mahkemesinin kararını yok saymış oldu.
Bu kararı veren heyetin başkanına yabancı değiliz. Akın
Gürlek, halkın avukatlarına 159 yıl hapis cezası verilen davanın
"atanmış" yargıcıydı. Bütün tutsak avukatlarımızın tahliye
edilmesinden sonra dağıtılan mahkeme heyetinin yerine getirilmişti. Dava
boyunca bir kere bile savunmaları dinlememiş, avukatlarla konuştuğu anlar,
duruşma salonundan dışarı atmakla tehdit ettiği anlardan ibaret olmuştur. Akın
Gürlek başkanlığındaki heyeti defalarca reddetmemize rağmen taleplerimiz
reddedilmişti. Dosyamızın bir kısmını onaylayan Yargıtay ise Akın Gürlek ve
başkanlığındaki heyeti red taleplerimizin usule aykırı şekilde işleme
alınmadığını kabul etmesine rağmen bu durumun esasa etki etmediğini karara
bağlamıştı. Anlaşılan o ki, Akın Gürlek'in temsil ettiği siyasal erkin etkisi
Yargıtay üzerinde de güçlüdür.
Yargıtay'ın halkın avukatları hakkında kurduğu kararda,
mükerrer yargılama yapıldığını ve hukukun en temel ilkesinin, "bir suçtan
bir yargılama yapılır" ilkesinin, ihlal edildiğini tespit etmesine rağmen
önündeki dosyayı onayıp, önüne gelmemiş 2013 ÇHD-HHB dosyasına
"tavsiye" vermesi aynı siyasi aklın ürünüdür.
Bugün Akın Gürlek'in "reisliğini" yaptığı
mahkemenin Anayasa Mahkemesi'ni tanımaması yine aynı siyasi aklın ürünüdür.
Bununla birlikte bugün "mağdur" görünen Anayasa
Mahkemesi'nin AİHM kararlarını tanımayarak "yerel mahkeme daha iyi
bilir" demesi de yine aynı siyasi aklın ürünüdür.
Bu akıl ise burjuvazinin gündeminin görünüşte hukuk
uygulamasından, hukuktan vazgeçerek zor ve kaba kuvvete, çete düzenine dönüşe
özleminin nişanesidir.
Dolayısıyla bu hukuk düzeninden bugün halkın ve biz
avukatların bekleyeceği hiçbir şey kalmamıştır.
Büromuz avukatı Ebru Timtik'in hayatı pahasına bedel
ödeyerek gösterdiği olgu bu hukuk düzeninin işlevinin kalmadığı, bu yargı
sistemi için denizin bittiğidir. Yargıtay 1 hafta önce karar verseydi bugün ve
Ebru'muzu tahliye etseydi bugün Ebru Timtik yaşıyor olacaktı. Elbette Ebru'nun
katledilmesi bir hukuki işlemin "gecikmesi", bir- "uygulamada
aksaklık" değildir. Olan, siyasi bir kararla Ebru Timtik'in
katledilmesidir.
Bugünden sonra da hukuk egemenin istediği gibi kullanılmaya
devam edecek, madenciye gaz, öğrenciye jop, işçilere grev yasağı, halka ve
devrimcilere gözaltı, tutuklama ve hatta katledilme olarak geri dönecektir.
Bugün, dönülebilecek bir "hukuk devleti", kazanabilecek bir
"hukuk düzeni" kalmamıştır.
Akın Gürlek'in ve Akın Gürlek'in temsil ettiği tetikçi yargı düzeninin toptan değiştirilmesi, adil ve eşit, demokratik bir yargı sisteminin kurulması halkın ve biz avukatların mücadele konusu olmak zorundadır. Aksi takdirde bir "hukuku bulma" çabası kendimizi kandırmaktan öteye geçmeyecektir.
HALKIN HUKUK BÜROSU