Faşist 129 Yasaları kaldırılsın komitesi olarak süresiz açlık grevindeki Eda Deniz Haydaroğlu ve Sevil Sevimli ile 3 Haziran günü Leipzig'de bir eyleme katıldık. Bu eylem 129 A yasalarından yargılanan Lina ve yoldaşları için yapılmak istenen bir yürüyüştü. Ancak bu yürüyüş yasaklanınca aynı gün yürüyüş yapma hakkının yasaklanmasına karşı bir yürüyüş düzenlendi. Biz de bu yürüyüşe katıldık. Yürüyüş öncelikle konuşmalarla başladı. Sol milletvekili ve çeşitli gruplar konuştu. Ardından faşist 129 yasalarının kaldırılması için 80 gündür süresiz açlık grevinde olan Eda Deniz Haydaroğlu bir konuşma yaptı. Konuşmasında geçtiğimiz yıl tutuklanan 3 devrimci tutsağı anlattı. Ayrıca 14 Haziran'da görülecek duruşmaya çağrı yaptı. Ayrıca Eda Deniz Haydaroğlu basına da bir konuşma gerçekleştirdi. Tekrar mahkemeye ve bu faşist yasalara dikkat çekti.
Konuşmalar bittikten sonra yürüyüşe geçilmek istendi ancak polis önce 1000 kişiden fazla olduğu bahanesiyle daha sonra da yüzü kapalı kişiler olduğu bahanesiyle yürüyüşe izin vermedi. Ancak eylemciler yürümek istedi. Bunun üzerine polis saldırdı.
Ardından biz de dahil olmak yaklaşık 500 kişiyi ablukaya aldı. Etrafı polis sardı. Eylemcilerin ne dışarıya çıkmasını ne de dışarıdakilerin içeriye girmesine izin vermedi polisler. Bundan sonra 10 saat süren bir abluka süreci başladı.
Bu abluka sürecinde polis 10 saat boyunca yaklaşık 500 kişiyi açık havada gözaltında tuttu. İnsanların tuvalete gitmesine dahi izin vermediler. Herkes soğuktan korunmak için ince medikal battaniyeler örttüler. Abluka içinde bir çocuk kötüleşti. Sağlık çalışanları onu dışarı çıkarmak istedi. Polisler izin vermese de sağlıkçılar tartışarak çıkarttılar. Ancak polis başında bekledi ve çocuk biraz daha iyi olunca içeriye geri soktular. Birçok insan bayıldı. Ardından saatler ilerledikçe polis "Achtung Achtung" anonsları yapmaya başladı. Bu anonslarından birinde ablukanın karşısında bizimle dayanışmada bulunan diğer eylemcilere seslenerek "herhalde bir siyasi faaliyet yaparlarsa gözaltına alınacaklarını ve siyasi tüm faaliyetlerin yasaklandığını" duyurdular. Yani bu abluka süreci hem polis işkencesiyle hem de duyurularıyla nazi sürecini bire bir gösteriyordu.
Ardından polis sabaha karşı insanları tek tek almaya başladı. Ablukadaki herkes işkenceyle gözaltına alındı. İşkenceyle insanları tek tek aldılar. Polisin bu tavrına karşı ablukada bulunan herkes kenetlendi. Daha sonra bize saldırarak içinde süresiz açlık grevi direnişçilerin de bulunduğu 9 kişiyi gözaltına aldı. 7 kişiyi orada kimlik kontrolü yapıp bıraktı. 2 kişi ise karakola götürüldü. Bunlardan biri bırakılırken Tim Hilgendorf tutuklandı.
Tüm hiçbir gerekçe olmadan tutukladı.
İşye biz bu faşist 129 yasalarına karşı mücadele ediyoruz. O çok büyük sanılan Alman Demokrasisi sadece korku ile yürütülen bir Polis Devleti.
Bu Faşist Yasalara Karşı Süresiz Açlık Grevi Direnişi Devam Ediliyor!
Faşist 129 Yasaları Kaldırılsın!
Özgül, İhsan, Serkan ve Hasan'a Özgürlük!