Haftanın hukuk gündeminde AKP faşizminin halkın avukatlarına ve Halk Cephelilere yönelik „isimsiz telefon ihbarı“ senaryosuyla yaptığı operasyonlar, baskınlar ve gözaltılar ile ülkemizdeki çete-polis-yargı işbirliğine dair ortaya çıkan yeni „skandalları“, bir başsavcının HSK’ya ihbarı ile ortaya çıkan rüşvet çarkını, para karşılığı verilen hukuksuz kararlar vardı. Elbette en önemli gündem yine Filistin’di, Filistin halkının direnişi ve İsrail siyonizminin emperyalizmin desteğiyle dünyanın gözleri önünde işemeye devam ettiği katliamlardı.
Emperyalizmin Ortadoğu’daki kuklası, koçbaşı Siyonist İsrail
devleti, Gazze’de Filistinlilerin üzerine bomba yağdırıyor bir haftadır.
Siyonist İsrail rejimi hiçbir hukuk kuralı tanımadan, hiçbir insani değer
tanımadan; uluslararası hukuku, savaş hukukunu da yok sayarak, tam bir haftadır
Gazze’de sınırsız bir terör estiriyor. İsrail’in bu zorbalığına adına
uluslararası toplum denilen, BM gibi, AB gibi örgütlenmelerde bir araya gelen
emperyalizm ise sessiz kalmanın ötesinde açıkça destek veriyor. O kadar ki, Filistin
halkına destek verilmesine bile tahammül edemiyor. Filistin ile dayanışma
eylemlerini yasaklıyor, Filistin dayanışma örgütlerinin faaliyetlerini
yasaklıyor, üyelerini kriminalize ediyor…
ABD ve Batılı ülkelerin desteğini arkasına alan İsrail,
dünyanın gözü önünde Gazze’ye ölüm yağdırırken ‘etnik temizlik’e başladı.
İsrail’in yapmak istediği şey açık. Gazze’yi aşamalı olarak
tamamen işgal etme niyetinde. Önce kuzeyi boşaltıp, kuzeyde yaşayan Filistinlileri
tahliye edip burayı işgal etmek istiyorlar. Aslında niyetleri tahliye etmek de
değil. Filistinlere burayı boşaltın, güneye gidin demelerinin hiçbir gerçekliği
yok. Bir buçuk milyon insan nereye gidecek. Kaldı ki burayı terk edenleri, göç
edenleri de vuruyor. O zaman bu çağrının, bu uyarının bir tek anlamı var. İleride
savaş suçları mahkemesinde, uluslararası ceza mahkemesinde vs. bir yargılanma
durumu söz konusu olursa, „biz uyardık, boşaltın dedik, ama boşaltmadılar“ demek
için, sorumluluktan kurtulmak için böyle bir çağrı yapıyor.
1948’den bu yana, İsrail’in Filistin topraklarını işgalini
destekleyen, işgalci İsrail’i silahlandıran ve İsrail’in yarım asırdır sürdürdüğü
katliamlara ses çıkarmak bir yana, onay veren emperyalistler, Filistin
direnişinin İsrail’e karşı gerçekleştirdiği Aksa Tufanı saldırısının hemen
ardından İsrail’in yanında saf tuttular. On yıllardır İsrail’in katliamlarına
onay verenler, “sivillerin öldürüldüğü” iddiasıyla Filistin’e tavır aldılar.
Avrupa Birliği, yardımları askıya alırken, örneğin Fransa, yarın Paris’te
Filistin’e destek amacıyla yapılması planlanan eylemi yasakladı. Birçok ülkede
emperyalist ülkelerin polisleri, Filistin bayraklarını yasakladılar.
Emperyalistler olmaları gereken yerdeler, kendi
cephelerinden yapmaları gereken şeyi yapıyorlar, işbirlikçilerini,
taşeronlarını destekliyorlar. İsrail’in katliamlarını, işlediği savaş suçlarını
meşrulaştırmaya çalışıyorlar, bu suçlara ortak oluyorlar. Biz de halklar
cephesinden yapmamız gerekeni yapalım, olmamız gereken yerde olalım, Filistin
halkının bu onurlu, haklı ve meşru direnişini destekleyelim.
Enternasyonalizm halkların kan kardeşliği, dayanışma
halkların en güçlü silahıdır. Bu silahı kuşanarak, ezilen, sömürülen,
emperyalizmin ve işbirlikçi iktidarların zulmü altında inleyen dünya halklarına
bir kez daha umut olan Filistin halkının direnişini destekleyelim.
Emperyalizm ve İşbirlikçileri Yenilecek Direnen Halklar
Kazanacak!
Zafer Direnen Filistin Halkının Olacak!