1 mayıs açıklamalar adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya bağcılar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa belçika belgesel beşiktaş beykoz boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri çağlayan çanakkale çayan çayan mahallesi çekmece çerkezköy dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler FOSEM Fransa galatasaray gazi Gebze gençlik gerilla giresun gözaltı grup yorum gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet Hacıahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda Isparta idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere İngiltere istanbul isveç isviçre İsviçre işçi meclisi italya izmir kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kınık kıraç kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba küçükçekmece kültür sanat kütahya lubnan malatya maltepe Maraş mardin Mektuplarımızla Tecriti Kıralım mersin muğla Muharrem Karataş munzur nurtepe okmeydanı ortaköy ömürtepe örnektepe piknik Polonya radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma Sevgi Erdoğan Vefa Evi siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler şiir şiirler şişli taksim tavır dergisi TAYAD tekirdağ tiyatro Tokat trabzon tuzla türkiye UTMP videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi Zürich

Almanya'da Direniş Çadırları Okyanus Ortasında Adalarımızdır

Tam 18 aydır tutuklu olan devrimci gazeteci Özgül Emre, Grup Yorum üyesi İhsan Cibelik ve anti-faşist Serkan Küpeli tutuklu olarak yargılanıyor. Naziler, IŞİDliler tutuksuz yargılanırken, doktor kontrolüne götürülmeyen sanatçı İhsan Cibelik kanser hastası yapıldı. Hukuksuzluk devam ediyor ve hiç bir tedaviye başlanmadığı için hastalığın ilerlemesine neden olunuyor. Bir piyesten, tiyatrodan ibaret olan duruşmalarda ise, tutsakların ve onların avukatlarının her dilekçesi, iddia savcılığının söyledikleri temel alınarak reddediliyor. Uzun uzun aralar verilerek, sanki karar verme konusunda ciddi tartışmalar sürdürülüyormuş havası yaratılıp ya tutukluların lehine olan talepler reddediliyor ya da mahkeme bir başka tarihe erteleniyor. Oysa tüm bu hukuksuzluklara karşı başlatılan Süresiz açlık grevi devam ediyor. 5 Aralık 2023 tarihinde yapılan duruşmada da İhsan Cibelik'in tedavisi için tutuksuz yargılanma talebi ve Serkan Küpeli için verilen tutuksuz yargılanma talebinin cevaplanmaması ve mahkemenin bir hafta sonraya ertelenmesi nedeniyle 129 yasalarına karşı kurulan komitesinin ve direnişçilerin aldığı kararla Düsseldorf ta bulunan ve söz konusu davanın duruşma heyetinin de içinde yer aldığı hakim ve savcıların çalıştığı mahkemenin merkezi olan binanın önüne de 24 saat kalınan bir çadır kuruldu. 7 Aralık 2023 Perşembe günü başlayan çadır direnişinin amacı Davanın duruşmalarında görevli olan mahkeme heyetini ve başkanını Adil davranmaya, tarafsız karar vermeye davet etmek ve bir an önce olumlu karar vermesini sağlamak. Bu karar İhsan Cibelik'in bir an önce tedavisinin yapılmasını sağlayacak. Bu karar Serkan Küpeli'nin kızına kavuşmasını sağlayacak. Bu karar Özgül Emre'nin dışarıda özgürce haber yapabilmesini sağlayacak ve bu taleplerle açlık grevinde kritik aşamaya gelmiş olan Eda Deniz Haydaroğlu'nun yaşamasını sağlayacak.

Aylardır bu yasalardan birinci dereceden sorumlu Adalet Bakanlığı önünde açılan direniş çadırında 24 saatlik nöbet devam ederken bu direnişe bir yenisi daha eklendi. Adım atmayan, Almanya hukukçularını kendi yasalarında olan ve keyfi olarak devrimcilere, ilericilere karşı uygulanmayan yasalarını uygulamaya davet ediyor. Direnişe karşı sansür uygulayan, duymamazlıktan gelen başta Almanya Adalet Bakanlığı olmak üzere Hakimleri, savcıları Adil olmaya çağırıyor.

Peki tüm bu yaşananlara bakarak şu soruyu sorabiliriz:

Almanya da hukuk var mı?

Adalet var mı?

Demokrasi var mı?

İnsan hakları var mı? Her fırsatta başka bir ülkeye demokrasi dersi vermeye kalkan Almanya da bunların hiçbiri yoktur. Kanlı Nazi geçmişinden kalan yasaları yürüklükte tutulmasının anlamı budur. Yıllardır maruz kaldığımız uygulamalar, 129 yasalarının varlığı bunun kanıtıdır. Sadece bizim ülkemizde olduğu gibi faşist ülkelerde değil Burjuva Demokrasisinin olduğu emperyalist ülkelerde de halk için, emekçiler için, ilerici devrimciler için Adalet yoktur, demokrasi yoktur. Eğer olsaydı 129 gibi bir yasaya ihtiyaç duymazdı.

129 Yasaları demokrasi adına yapılan her faaliyeti yargılama keyfiliğinin olması demektir.

Bir düğününün, bir nişanın, bir cenazenin, bir pikniğin, aile kampının veya bir eylemin yargılanma gerekçesi yapılması anlamına gelmektedir. İşlenen bir suçun cezalandırılması değil, kafamızın içindekinin, düşüncelerimizin hatta niyetimizin Almanya tarafından "kötü" görülüp yargılanması, cezalandırılması demektir. Peki hangi uluslararası hukuka göre? Bunun için tıpkı faşizmde olduğu gibi bir kurumun iki dudağı arasında olan yetkiye göre bu keyfileştirilmiştir. Keyfi olan hiçbir hukuk Adalet sağlayamaz. Adı üstünde keyfidir. Aynı iş, aynı amel, aynı eylem, kişiden kişiye göre hem demokratik, hem de terör faaliyeti olarak görülebilir, iki şekilde değerlendirilebilir. 129 a ve b yasaları tamı tamına bu demektir.

Biz işte bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. Bu keyfilikte davranılıp öbür taraftan demokrat olunamaz! Bu gerçekliği teşhir etmek, hem Alman hem de dünya kamuoyuna anlatma görevi de bizzat bu hukuksuzluğa uğrayanların görevidir. Bu adaletsizliği teşhir ediyoruz, edeceğiz. Tamda bu hukuksuzluğun emrini verenlerin, bu hukuksuzluğu uygulayanların ve bu hukuksuzluğu sürdürenlerin kurumlarının, gözlerinin önünde olmaya, direnmeye devam ederek sürdürüyoruz.

300'lü günlere yaklaşan Eda Deniz Haydaroğlu'nun incelmiş bedeniyle anlatmaya çalıştığı budur.

Ilgın'ın, Sevil'in ve İleni'nin anlattığı budur.

Talepleri de nettir. Karşılanabilir ve zaten doğallığında yapılması gerekeni hukuksal olanı yapmalarıdır. Kendi yasalarına uyup, tutuklu olan üç devrimciyi serbest bırakmaları ve faşist olan, keyfi olan 129 yasalarının tartışılması, kaldırılmasıdır. Eğer Almanya yargısı keyfi davranmaya devam ederse elbetteki bizlerde bu keyfiliği teşhir edeceğiz, Adaleti isteyeceğiz. Bu direniş keyfilikle bitmez. Büyümeye devam eder. Şimdiden başka ülkelerde de aynı taleplerle direnişler başladı. Bu direnişler yayılmaya ve büyümeye devam edecektir.

Halkımız, yoldaşlar,

Süresiz açlık grevi direnişi ve bu direnişin talepleri için başlatılan Çadır direnişleri sadece direniş talepleri için değildir. Bu direnişin amacı bu talepler nezhinde bizim ve çocuklarımızın geleceğidir. Çocuklarımızın da aynı keyfiliklerle karşılaşmamaları içindir. O nedenle de Berlin'de ve Düsseldorf'ta açılan çadırları sahiplenelim. Orada direnen evlatlarımızın yanında, direnişin omuz başında olalım. Direniş Çadırları bizim başeğmezliğimizin kanıtıdır. Başeğmeyen evlatlarının yanında olmak bu çadırları ikinci evimiz yapmakla mümkündür. Çadır bizim evimiz, direniş kalemiz emperyalistlere karşı ADA'mızdır. Çadırlarımızı sahiplenelim, evlatlarımızı sahiplenelim, mahkemelerimizi sahiplenelim. Bir günlük, üç günlük, beş günlük, bir haftalık ya da süresiz açlık grevleri yapalım. Zafere giden yol bu direniş kalelerinden geçiyor. Kar, kış, kıyamet demeden, açlıkla hücre hücre direnen evlatlarınının yanında olmak, onları sahiplenmekle gelecek zafer. Ne kadar sahiplenme o kadar çabuk zafer demektir. Direnişin ve zaferin matematiği de budur.

Eda Yaşasın, Ilgın Yaşasın, Sevil Yaşasın, İleni Yaşasın diyoruz ve bunu sağlayacak yegane güç sende, bende, bizdedir. Bu gücün adı halktır. Bunu başaracağız. Zaferi hep birlikte zaferi halkımızla kazanacağız! Bunun için biraz emek, biraz vefa, biraz çaba yeterlidir. Herkesi bu zafere ortak olmaya, geleceğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz.

YAŞASIN SÜRESİZ AÇLIK GREVİ DİRENİŞİMİZ!

YAŞASIN ÇADIR DİRENİŞİMİZ!

TALEPLER KABUL EDİLSİN, EDA, ILGIN, SEVİL, İLENİ YAŞASIN!

ÖZGÜL EMRE, İHSAN CİBELİK, SERKAN KÜPELİ SERBEST BIRAKILSIN!

DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!

ALMANYA HALK CEPHESİ

ADALET İSTİYORUZ!

[blogger]

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.