Bu hafta kontrol için doktorum bir randevu talep kâğıdı
yazdı ve mahkemeye ilettik. Mahkemenin kararı şöyle oldu: "Talebin içeriği
incelendiğinde, sanığa verilen ceza miktarı göz önüne bulundurularak sanık müdafinin
talebinin REDDİNE"
Benim düzenli kontrol edilmesi gereken en az üç kronik
rahatsızlığım olduğu halde, bu hafta mahkemenin verdiği bu karar diğer
rahatsızlıklarımın da tedavisinin mümkün olmadığını gösteriyor.
Ben 2,5 yıldır ev hapsindeyim. 6 ay boyunca yaşadığım
işkencelerden dolayı bedenimde oluşan kalıcı rahatsızlıklar nedeniyle defalarca
doktora gittim. O zaman da hakkımda istenen cezanın oranı aynıydı. Bugün
değişen nedir?
Ev Hapsindeki bir insanın tedavi olup olmayacağına 3. Ağır
Ceza Mahkemesi neye göre karar veriyor. Heyet tıp alanındaki kararları da insan
hayatıyla oynayacak kadar kolay verebiliyorsa sağlığımın bir garantisi yoktur.
Bu kararla ev hapsindeki bir devrimcinin hiçbir sağlık
güvencesinin olmadığını göstermiş oluyorlar.
3. Ağır Ceza Mahkemesi, aldığım cezayı göz önünde
bulundurarak beni zan altında bırakmaya çalışıyor. Mahkemeye şunu sormak
hakkım; 2,5 yıllık ev hapsi süresince, defalarca hastaneye de gitmeme rağmen
tek bir ihlal söz konusu mu? Elbette ki hayır! Ben bu cezayı hapishaneden
tahliye olduğum gün aldım ve bunu tüm kamuoyu biliyor. Ben de bu haksız cezaya
karşı hukuk mücadelemi ilk günden itibaren sürdürüyorum. Adalet sistemine
güvensizliğin % 70'lere ulaştığı ülkemizde hakkımda verilen bu karar şaşırtıcı
olmasa da kabul edilemez.
Tüm kamuoyuna tekrar hatırlatmak için belirtmek istiyorum,
hakkımda verilen ve tedavimin önünde engel olarak görülen cezanın oranı 2
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır.
Bu ceza bir iftiracının 2008 yılında "tecavüzcünün linç
olayını kaldırımdan izledi" beyanı üzerine ve asıl olarak işkenceye karşı
direnişim ve devrimci kimliğim nedeniyle aldım. Ortada olayla bağlantılandırılabilecek
tek bir delil yoktur.
Asıl gerçek 6 ay gizli bir işkence merkezinde yaşadığım
işkencenin gizlenmeye çalışılması, üstünün örtülmesidir. Bunun için bu ceza
veriliyor, bunun için tedavim engelleniyor ve bunun için de 2,5 yıldır ev hapsindeyken
günün ve gecenin her saatinde kelepçe çekmiyor bahanesiyle telefonla defalarca
aranabiliyorum.
İşkence her boyutuyla devam ediyor; evim 5 kez basıldı,
tehdit edildim, evimin önünden sıkça geçen zırhlı araçla taciz edildim, her an
kontrol gerekçesiyle evime gelindi, üstelik karakol evime 5 dakika
uzaklıktayken tüm bunlar yapıldı, yapılıyor.
Mafyacıların, tecavüzcülerin, katillerin, işkencecilerin
elini kolunu sallayarak dolaştığı ülkemizde devrimcilere yönelik uygulanan bu
yasal zorbalığı asla kanıksamayacağım.
Hakkımda verilen bu karar, 6 ay boyunca işkencede direnmemin
intikamıdır. İşkence altında bana söylenen "seni hapislerde
çürüteceğiz" söyleminin karşılığıdır. İşkencenin tedavi hakkının gaspı
şeklinde sürdürülmesidir...
Evet bu ülkede işkence vardır. Hem de her boyutuyla var. Ama
bu ülkede işkenceye karşı canları pahasına direnenler de vardır. Ben de bu
adaletsizliği asla kabul etmeyeceğim. Ev Hapsim Kaldırılsın, hakkımdaki
hukuksuz cezalar bozulsun!
31.1.2024- Ayten Öztürk