Bu Mahalle Bizim-Gazi’nin açıklaması şu şekildedir:
Türk, Kürt, Çerkes, Laz; Tüm Halkımızın Nevruz’u Kutlu
Olsun!
Nevroz Bahar Geldiği İçin Değil, Yüzyıllardır Direnişin
Simgesi Olduğu İçin Güzeldir!
Dün Demirci Kawa’nın Elinde Olan İsyan Ateşi, Bugün
Adaletsizliğe Karşı Kıvılcım Olan Emrah ve Pınarların Ellerinde!
Bu Kıvılcımla Tüm Bozkırı Tutuşturacağız!
Nevroz, isyandır.
Nevroz, direniştir.
Nevroz, “gayri yeter” deyip ayağa kalkan bir halkın adalet
özlemidir.
Egemenler, halkların tarihinde canıyla, kanıyla yarattığı
değerleri unutturmak ve altını boşaltarak özünden koparmak istiyor.
Bunun için 8 Mart’a sadece “kadınlar günü”, 21 Mart’a ise
“Bahar Bayramı” diyorlar. Nevrozları sadece bir kutlama veya eğlenceye
dönüştürmek tam da böyle bir anlayışın ürünüdür.
Nevroz açıklamalarında “silahlı mücadelenin miadı doldu”
diyen önderlik nezdinde amaçlanan halkı sahte ‘barış’ hayalleriyle kandırmak,
kendi tarihini inkâr etmektir. Şehitlerini, adalet özlemini, zulme direniş
geleneğini inkâr etmektir.
Oysa nasıl unutturabilirler dönemin zalim kralı Dehak’a
karşı isyan eden Demirci Kawa’yı?
Nasıl soy sayabilirler Kürt halkına yüzyıllardır yaşatılan
adaletsizlikleri, acıları?
Nasıl söndürebilirler adaletsizliğe karşı yakılan ve
dumanıyla egemenleri boğan isyan ateşini?
Bugün halâ yanmıyor mu bu ateş?
İnanmayan açsın halkın bağrını, baksın.
Açlık, yoksulluk, adaletsizlik… Kor bir ateş olmuş yanıyor
halkımızın bağrında.
Acısından öfke taşıyor halkımızın, acısından kin taşıyor.
Bağrından Emrahları, Pınarları çıkarıyor; en saf, en temiz,
en yiğit evlatlarını veriyor kavgaya.
Gün oluyor, zulme karşı hücrelerde açlıklarıyla gün gün
direniyorlar.
Cengiz Soydaş gibi Nevrozun ateşinde ölümsüzleşiyorlar.
Gün oluyor adaletsizliğe karşı bir ses, bir nefes oluyorlar.
Zulmün kapılarına dayanıyorlar.
Ama “ille de direniş” diyorlar. İlle de kavga diyoruz.
Halkımız!
Nevroz
İsyanımızdır!
Bu Nevrozda Bizden
Çalınan Her Şey İçin;
Emeğimiz,
Ekmeğimiz, Adalet İçin İsyanı Büyütelim!
Newroz Piroz Be!
Bu Mahalle
Bizim-Gazi