Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Av. Doğa İncesu, faşizmin hukuk terörü ile ömür boyu hapse mahkûm edilmek istenen müvekkilleri Direnç Çiçeği Ayten Öztürk için Medya Haber TV kanalında söyleşiye katıldı.
Av. İncesu, 27
Temmuz’da katıldığı programda Ayten Öztürk’ün yaşadığı adaletsizlikleri teşhir
ederek sonuna kadar, adalet er ya da geç sağlanıncaya kadar müvekkilleri için
mücadele edeceklerini vurguladı.
Medya
Haber TV’deki söyleşide yapılan anlatımlar ve konuşmalar şu şekildedir:
Av. Doğa
İncesu:
Şöyle ki,
müvekkilimiz Ayten Öztürk hakkında 2 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası
verilmesine neden olan dosya 2008 yılında Okmeydanı’nda bir çocuk istismarcısının
halk tarafından dövülmesiyle-linç edilmesiyle başlıyor. Bu kişi linç edildikten
sonra hastaneye kaldırılıyor ve iki gün sonra hayatını kaybediyor.
Daha sonra
yapılan soruşturmada müvekkil hakkında bir kişi, şüpheli olan bir kişi beyanda
bulunuyor fotoğrafa bakarak. Diyor ki “Bu kişi linç olayını izliyordu,
kenardan seyrediyordu. Vurmuyordu, bir şey demiyordu, sadece izliyordu.”
diyor. Bu şekilde Ayten Öztürk soruşturma aşamasına dâhil oluyor, olaya.
Daha sonra bir
tanık beyanı ekleniyor dosyaya, bu tanık da diyor ki: “Ayten Öztürk
Okmeydanı’nda uyuşturucuya, fuhuşa, yozlaşmaya karşı bir halk toplantısına
katılmıştı. Ve bir dernekte gördüm Ayten Öztürk’ü.”
Sadece bu iki
beyan var, yani tüm dosya kapsamında herhangi bir kamera delili, herhangi bir parmak
izi ya da herhangi bir yer, başkaca bir beyan yok. Yani olaya katıldığı iddia
edilen diğer kişilerin de Ayten Öztürk hakkında bir beyanı yok.
Yani sadece bu
iki tanık ve sanık beyanıyla müvekkil hakkında 2 ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası verilmiş oldu. Esas olan hukuken bu mümkün değil. Çok ifade ettik,
gerçekten bir çocuğu bile inandıramazsınız bu şekilde bir ‘ceza’
verilebileceğine.
Ve
müvekkilimizin bütün ömrü, bütün hayatı bugün çalınmak isteniyor.
Medya Haber
TV sunucusu:
Peki, hukuki
bir tartışma yapmak mümkün değil bu tür davalarda.
Peki neden
böyle bir sonla karşı karşıya kalındı konusunda nasıl bir yorumunuz var?
Av. Doğa
İncesu:
Esas olarak
Ayten Öztürk’ün hikâyesini anlayabilmek için 2018 yılına gitmek gerekiyor;
2018’in 8 Mart’ında Lübnan’da gözaltına alınıyor müvekkilimiz. Ve yasadışı bir
şekilde Türkiye’ye teslim ediliyor. Türkiye’ye teslim edildikten sonra yaklaşık
6 ay boyunca gizli bir işkencehanede Ankara’da yasadışı bir şekilde gözaltına
tutulup işkence görüyor. Elektrik işkencesi, tabutluk, taciz ve tecavüz
tehditlerine maruz kalıyor, Filistin askısına asılıyor ve işkencecilerin temel
talebi var: insanlar üzerine ifade vermeye zorlamak müvekkilimizi. Yani altı ay
boyunca her türlü işkenceyle bunu sağlamaya çalışıyorlar.
En son yapamayacaklarını
anladıklarında müvekkilimize diyorlar ki: “Tamam, biz seni bırakıyoruz ama
başka bir şey düşünme, hapislerde çürüyeceksin ömür boyu sen” diyorlar.
Daha sonra bir
araziye bırakılıyor müvekkilimiz Ankara’da, ıssız bir araziye. Zaten araziye
bırakıldığı zaman da 25 kilo vermiş, ayakta duramayacak bir halde. Ve çok kısa
bir süre sonra Ankara Siyasi Şube polisleri gelip gözaltına alıyor ve
tutukluyorlar müvekkilimizi.
Esas olarak bu
dosyanın, bu cezanın nedeni budur; Ayten Öztürk’ün gördüğü işkencelerdir,
insanlar üzerine ifade vermeyi kabul etmemesidir. Yoksa mümkün değildir.
Yani İstanbul
3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi de 2 ağırlaştırılmış müebbede rağmen müvekkilimizi
tahliye etti. Türkiye’nin hukuk tarihinde böyle bir şey yoktur; 2 ağırlaştırılmış
müebbet verilen bir insanın tahliye edilmesi, ev hapsiyle -daha doğrusu-
tahliye edilmesi tarihte görebileceğimiz, bundan sonra da görebileceğimiz bir
şey değildir.
İstanbul 3.
Ağır Ceza Mahkemesi de kararına güvenmemişti bu kararı verdiğinde. Fakat ne yazık
ki İstinat Mahkemesi de Yargıtay 3. Ceza Dairesi de bu hukuksuz kararı, bariz
hukuksuzluklar içeren bu kararı onadı.
Medya Haber
TV sunucusu:
Peki, bundan
sonra ne olacak?
Yani bitti mi
her şey, ne diyeceksiniz?
Av. Doğa
İncesu:
Tabi ki her şey
bitmedi. Önümüzde bir Anayasa Mahkemesi süreci var, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi (AİHM) süreci var.
Bu dosyanın
gerçekten bozulması gerekiyor. Bir tane tanık, bir tane sanık beyanıyla ‘linç
olayını O da izliyordu’ beyanıyla bir insanı ömür boyu, ölene kadar hapishanede
tutmak istiyorlar. Dolayısıyla buna karşı, sonuna kadar her türlü yolla
mücadele etmeyi sürdüreceğiz.
Hukuken başvuru
yapacağız, siyaseten insanlara, devrimci-demokratlara, Demokratik Kitle
Örgütlerine (DKÖ) çağrı yapmayı sürdüreceğiz; duyarlı insanlara, halkımıza
çağrı yapmayı sürdüreceğiz.
Çünkü Ayten
Öztürk hiçbirini hak etmedi. Ve er ya da geç bozulacaktır. Bugün değilse
seneye, seneye değilse iki sene sonra. Biz iki sene sonra da mücadele edeceğiz,
üç sene sonra da mücadele edeceğiz.
Sonuna kadar
müvekkilimizin yanında olacağız. İşkenceden çıktığında da yanındaydık, 2
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildiğinde de yanındaydık; bundan sonra
da müvekkilimizle yan yana olmaya, adalet mücadelesini sürdürmeye devam
edeceğiz.