Kitap Adı: Bir Yörük Hikayesi ZEYTİN
Yazar Adı: Özgür
Tutsak Filiz Gencer
Yayınevi: Boran
Yayınevi
Basım Tarihi: Temmuz
2024
Giriş;
Yörükler, başta
Aladağlar Binboğalar olmak üzere Toroslar boyunca, iskân dayatmasına karşı
durmuştur. Bu da baskı ve zulmü en katmerlisinden yaşamalarına neden olur.
Kitapta, modern
silahlara sahip bir orduyla Derviş ve Cevdet paşaların, kendi halinde yaşamakta
olan bu halka nasıl saldırdığı, bunun nedenleri roman diliyle anlatılır. Ve
direnenlere ışık tutulur. Yani okuduğunuz bu satırlar kurgulanmış gerçeklerdir.
Halkı toprağa
bağlayarak vergi ve asker ihtiyacını, ziraate zorlayarak emperyalist
efendilerin pamuk ihtiyacını karşılamak isteyen yerel zorbaların kan kusturduğu
Yörükler, ağır kayıplara uğrarlar.
Zira iskânın
hedefi, geniş bir coğrafyayı kapsamaktadır. Öyle ki zamanın Adana’sı,
Gazipaşa’dan Ermenek’ten, Karaman’dan başlayan Doğu’da Maraş’a, Kuzey’de
Kayseri’ye, Sivas’a uzanan bir vilayettir. Haliyle bizden tarafın da bu iskâna
bağlı saldırılardan etkilenmemesi mümkün değildir.
Büyüklerimiz
köye gelişlerini anlatırken hep bir tufandan, bir zulümden söz ederlerdi. Fakat
ayrıntılar yoktu. Kozanoğlu Yusuf isyanını, Dadaloğlu’nu ise büyük bir
hayranlıkla dile getirirlerdi.
Dedem, o
zamanın Silifke’sini Gazipaşa, Anamur, Ermenek, Karaman, Gülnar, Mut, Bozyazı,
Beyşehir gölünün batısından Suğla Gölü’nün altına kadar geniş bir yerdir diye
tarif ederdi.
Bu arada ilk
İÇEL tanımlaması Silifke için yapılmıştır. Çünkü Silifke’den bakınca, dağların
iç Anadolu’ya açılan kısmının bir eli andırdığı görülür. Tabii o zamanlar, yani
Cumhuriyet öncesi buralar, Adana’ya bağlı bir sancaktır. 1930’larda il merkezi
Mersin’e alınır. Ki Mersin özünde bir balıkçı köyüdür. Dedem Kozan’dan buralara
sık sık çerçilik yaptığı için geldiğinden söz ederdi. Böyle böyle Silifke’yi
tanımış ve yerleşmiş.
Çukurova’da
tarımı, Silifke ovasından Göksu deltasına kadar olan bölgede Kavalalı Mehmet
Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa başlatmıştır.
Yani tarım
fikrini Mısır’dan buraya taşıyorlar. Osmanlı ise daha geç harekete geçiyor.
Avşar ovası
ise, türkülerde de vardır, Kozan’dan aşağıya Yüreğir ovasına kadar olan
bölgedir. Dedem, Çukurova’dan kasıt Yüreğir ovasıdır derdi.
İskân
tamamlanınca ve Çukurova sahipsiz kalınca, eski feodaller Selman ağalar
buralara çöreklenmiş. Denir ki, Abdülhamit bile Adana tarafında, mercimek
çiftliği diye anılan araziyi (1 milyon dönüm) zimmetine geçirmiştir. Hatta bir
dönem de Almanlar bu bölgede tarım yaparlar.
Yerleşik
hayatla birlikte ormanlar mahvedilse de Yörüklerin meskeni hep Torosların uçsuz
bucaksız ormanları olmuştur. Halk yoksullaşsa, ağa, bey takımının eline düşse
de dayatılan zulme baskı ve zora sessiz kalmaz. Bu kitapta onların macerası
anlatılır.
Kitabını
İndirmek İçin Tıklayınız
Halkın Sesi
Kütüphanesi İçin Tıklayınız