Faşizmin kuyu tipi hapishanelerine ve sürgün-sevk işkencesine karşı sürmekte olan direnişin hakkı olan zaferi her ne pahasına olursa olsun getireceğiz!
En son 25
Temmuz’da keyfi baskılara ve kuyu tipi hapishanelere karşı süresiz açlık grevi
ile direnen Halil Yakut keyfi tutsaklığının sona ermesi üzerine direnişinin
100’üncü gününde ara verdi.
TAYAD’lı
Aileler, H. Yakut’un tahliyesi ardından 26 Temmuz’da Yakut’un annesi ve Özgür
Tutsak Vedat Doğan’ın annesinin katıldığı basın açıklaması düzenledi.
Basın açıklamasında
söz alanların konuşmaları şu şekildedir:
Doğan
Karataştan:
Merhabalar;
bizler TAYAD’lı Aileler olarak Özgür Tutsakların sesi olmaya, son Özgür Tutsağı
dahi kuyu tipi hapishanelerden çekip alana kadar onların sesi olmaya devam
edeceğiz, onların mücadelesini dışarıya taşımaya devam edeceğiz.
Bugün de Özgür
Tutsaklarımızdan Halil Yakut serbest bırakıldı. Şimdi sözü O’na vereceğiz.
“Direnişimiz
içeride, dışarıda adalet mücadelemiz, kuyu tiplerine karşı mücadelemiz devam
edecek…”
Halil Yakut:
Dün Kırşehir
Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nden tahliye oldum. Bugün kuyu tipi olmayan başka
bir hapishaneye sevk edilme talepli süresiz açlık grevi direnişimin 100’üncü
günü.
Aslında kuyu
tiplerinde, o güneş görmeyen, suyun akmadığı, havanın girmediği, insan yüzünün,
insan sesinin yasak olduğu kuyu tiplerinde bize devrimci kişiliğimizden bir
yana; düşüncelerimizden soyunmamız bir yana aslında her insana karşı, insanlık
onuruna karşı bir teslim alma saldırısı var.
Yani bu
hapishaneler hiçbir insana uygun değildir, hiçbir insanın yaşayabileceği yerler
değildir. Orada bize idarenin muamelesi ‘kafes hayvanı’ muamelesi. Yani bize
orada aslında, kuyu tiplerinde ‘insan’ değil, ‘kafes hayvanı’ muamelesi
yapıyorlar.
İnsan olan bir
kişinin, kişiliğini koruyacak kişinin de buna karşı direnmemesi söz konusu
olmuyor. Şimdi arkadaşlarımız Rezzan Şengül süresiz açlık grevi direnişinin
120’inci, Vedat Doğan süresiz açlık grevi direnişinin 115’inci gününde Kırşehir
Hapishanesi’nde.
Aslında
fiziki bir yapısı bir yana, bu kuyu tiplerinde idare bütün uygulamalarıyla
bizim insanlığımıza, kişiliğimize yönelik saldırılarda bulunuyor.
Yani bize açlık
grevinde saf B1 vitamini vermeyerek bu uygulamayı bir silaha dönüştürmeye
çalışıyor. İşte, bize açlık grevinde alacağımız Şekerini direnişimizin-açlık
grevimizin 90’ıncı-100’üncü günlerine kadar vermeyerek bunu bir silaha
dönüştürmeye çalışıyor. Bir mektubumuzu engelleyerek, kitabımızı vermeyerek…
yani her şeyde özel olarak bize sanki ‘kafes hayvanıymışız’ gibi, bir ‘tabutun’
içerisindeki ölülermişiz-siyasi ölülermişiz gibi davranmaya çalışıyorlar. Ama
bu saldırıları aslında açlık grevi direnişimizin gücüyle tuzla buzla oldu,
olmaya da devam ediyor.
Kırşehir
Yüksek Güvenlikli Hapishanesi idaresi de doktoru da halâ orada suç işlemeye
devam ediyorlar. Arkadaşlarımız orada insanlık dışı koşullarda kalmaya devam
ediyorlar. B1 vitamini vermeyerek idare açıkça bizi sakat bırakmaya
çalışıyor, ‘zorla müdahale’ tehdidinde bulunuyor, açıkça söyleyerek. Ve her
türlü keyfi uygulamayla insanlık onurumuza karşı saldırıda bulunuyorlar. Buna
karşı direnmemek elde değil.
Şimdi de ben
süresiz açlık grevi direnişimin 100’üncü günündeyim ve “Ben yaşadığım
sürece sizi asla bir araya getirmeyeceğiz” diyen hapishane idaresi, “Biz
bu hapishaneleri boşuna mı yaptık? Devrimcileri teslim almak için yaptık!”
diyen hapishane idaresi aslında direnişimizin gücüyle birçok geri adım da attı.
Direniş bu saldırıları tuzla buz etti, etmeye de devam ediyor.
Bir kere daha
insanlık onurunun kuyu tipi tecritle yenilemeyeceğini göstermiş olduk. Bu
yüzden ben de süresiz açlık grevi direnişimin 100’üncü gününde direnişime ara
veriyorum.
Direnişimiz
içeride, dışarıda adalet mücadelemiz, kuyu tiplerine karşı mücadelemiz devam
edecek.
Arkadaşlarımız
Rezzan Şengül ve Vedat Doğan’ın da biran önce sevki yapılmalı. Bu insanlık dışı
uygulamalara son verilmelidir!
Doğan
Karataştan:
Şimdi de sözü
Vedat Doğan’ın annesine veriyoruz.
“Çocuklarımıza
bir şey olursa sebebi Adalet Bakanlığıdır!”
Sara Doğan:
Merhabalar; ben
Vedat Doğan’ın annesiyim.
Vedat Doğan
İstanbul’da yakalandı, Onu Kırşehir’e sevk ettiler. Önce O’nu 20 gün
Kırşehir’de tek hücrede durdurdular. Ama 20 günün üstünde, 7 ay geçti. Yedi ay
geçti, yani onların kararları. Onlar karar veriyor buna. Madem ki öyle yapıyorlar,
demek ki bu çocukları öldürecekler.
Çocuklarımıza
bir şey olmasın! Derhal sevkini istiyoruz! Lütfen bir şeyler yapın!
Yani bir de
günde iki hap (B1 vitamini) verilmeli, sadece bir hap veriyorlar.
Götürürken
güzeldi, ama şimdi diyorlar ki “Üç tane şehir seç, sen parayı gönder, sizin
Vedat Doğan’ın sevkini yapalım…”
Niye
götürürken bizden para istemediniz!? Bize sormadınız!?
Ama
getirirken bizden para istiyorsunuz!
Çocuklarımız o
kadar okudu, hepsi evde yatıyor. Psikolojileri bozuldu!
Adalet Bakanlığına
sesleniyorum; çocuklarımızı bıraksınlar, sevklerini yapsınlar. Adana’ya yakın,
ailesine yakın, yani İstanbul’a yakın bir yere sevk etsinler ve onlar da açlık
grevini bıraksınlar.
Çocuklarımıza
bir şey olursa sebebi onlardır.
Tek hücre ne
demek!?
Tek hücre en
çok çok 20 gündür! Yedi aydır içinde!
Hazreti
Yusuf 20 gün kalmamış, O’nu çıkarmışlar.
Onlardan ne
istiyorlar? Gavurlar mı, kafirler mi!
Benim tek sözüm
budur; oğlumun tahliyesini istiyoruz!
Doğan
Karataştan:
Şimdi de sözü
Halil Yakut’un annesi Gülten Anne’ye veriyoruz.
“Çocukların
sevkini sağlayın, katil olmaktan kurtulun!”
Gülten
Yakut:
Merhabalar; ben
bugün oğlumun tahliye olmasından dolayı buruk bir sevinç içerisindeyim. Çünkü
içeride kalan diğer arkadaşları Vedat ve Rezzan’ın da biran önce sevk olmasını
istiyorum. Onların da açlıktan kurtulmalarını istiyorum.
Oğlum
haksız-hukuksuz bir biçimde 6 ay boyunca kuyu tipi bir hapishanede tekli
hücrede tutuldu.
Bu
hukuksuzluğa karşı her türlü başvurumuza ret cevabı geldi. Herkes birbirinin
üzerine attı; Adalet Bakanlığı “Ceza Tevkifevleri” dedi; Ceza Tevkifevleri “Cezaevi”
dedi; Cezaevi “Savcılık” dedi… Kimse bu duruma duyarlı olmadı.
Hatta her
gittiğimizde “İkna edin, bunlar açlık grevini bıraksınlar” diyorlardı.
Ben de onlara her zaman diyordum ki “Bu çocuklarımız suçsuz, eninde
sonunda tahliye olacaklar. Bunların vebalini kim ödeyecek!? Siz bunlara neden
böyle yapıyorsunuz!? Ölmelerini mi istiyorsunuz!?” dediğimiz zaman; “Biz
ölmelerini istemiyoruz, herhangi bir şey olursa müdahale ederiz, merak
etmeyin…” dediler bana.
Ben bunu
kabul etmedim, çünkü zorla müdahalenin açlık grevi yapan insanlara daha çok
zarar verebileceği bilinci içerisindeyim birçok insan olarak ya da bunları
gözlemleyen kişiler olarak.
Bunu kabul
etmediğimi, oğluma kesinlikle zorla müdahale yapmalarını istemediğimi
belirttim-söyledim.
Şimdi de
onlara sesleniyorum; bakın sonunda benim oğlum Halil tahliye oldu. Demek ki
öbür çocuklar da tahliye olacaklar. Bunlar beraat edecekler.
Siz de artık
gereğini yapın, üst yazınızı iyi halli yazın, çocukların sevkini sağlayın,
katil olmaktan kurtulun!
Doğan
Karataştan:
Şimdi, sonuç
olarak biz kuyu tipi hapishaneleri açıldığı günden bu zamana kadar süresiz
açlık grevleri, ölüm oruçları şeklinde devam eden direnişe TAYAD’lı Aileler
olarak dışarıda sesi olmaya çalışıyoruz.
Şerif
Turunç’la kazandık; hukuksuzluk ta 2 yıl öncesinden belli oldu!
Nedim
Öztürk’le kazandık; talepleri kabul oldu!
Hüseyin
Karaoğlan’la kazandık; talepleri kabul oldu!
En son 273’üncü
gününde Nurettin Kaya’nın talepleri kabul oldu!
Ve bugün de
Halil Yakut 100’üncü gününde tahliye oldu!
Son Özgür
Tutsağı da kuyu tipi hapishanelerden çekip alana kadar direnişimiz devam
edecek!
Onların sesi
olmaya devam edeceğiz!
Bütün sağır
kulaklara sesimizi duyurmaya devam edeceğiz!
Basında,
kamuoyunda, Demokratik Kitle Örgütlerinde (DKÖ) baktığımızda çok ciddi bir
duyarsızlık, vurdumduymazlık gözüküyor. Fakat kuyu tipi hapishaneler sadece
devrimciler için değil; bir toplumu teslim alma tehdidi, psikolojik baskısı
altında tutmaya çalışıyorlar.
Dün nasıl “Silivri
soğuktur…” mesajı veriliyorsa bugün de kuyu tipi hapishanelerle gözdağı
verilmeye çalışılıyor.
Bu
korkutmalar bizi mücadelemizden yıldıramayacak!
Kuyu Tipi
Hapishaneler Kapatılsın!
Direnen Özgür
Tutsakların Talepleri Kabul Edilsin!
TAYAD’lı
Aileler’in 26 Temmuz’da yaptığı basın açıklamasını aşağıdaki bağlantı
adresinden video olarak izleyebilirsiniz: