AKP faşizminin halkımıza saldırı araçlarından biri olan hapishanelerde yüzlerce hasta tutsak bulunmaktadır.
Söz konusu
hasta tutsakların mevcut hastalıkları da faşizm tarafından tutsağa yönelik bir
‘silah’ olarak kullanılmaktadır.
Başta devrimci
Özgür Tutsakların ve tüm adaletsizliğe uğrayan halk çocuklarının sesi olan
TAYAD’lı Aileler, hasta tutsaklar için açıklama yayınlayarak bilgilendirme
yaptı.
TAYAD’lı
Aileler adına Lerzan Caner şu açıklamada bulundu:
Basına ve
Halkımıza;
“Bir ülkeyi
tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın” diyor Albert
Camus…
Tarihin en
işbirlikçi iktidarı AKP faşizmi iktidara geldiğinde ülkedeki hapishane nüfusu
50 bin idi. Bugün ülkemizdeki hapishane nüfusu 350 bini aştı.
Bu sayılara
bağlı oranda faşizmin baskısı, halkın üzerindeki yoksulluğu, adaletsizliği gün
geçtikçe katlanarak artmıştır. Son iki yılda yüzlerce hapishaneye 33 kuyu tipi
hapishane eklenmiştir. Onlarcasının daha yapılacağı açıklanmıştır.
AKP iktidarı
boyunca 3.600 tutsak hapishanelerde katledilmiştir; 1.600 hasta tutsak vardır;
605 tutsak hapishanelerde tedavi edilemeyecek kadar ağır hastadır. Her 38
saatte bir, bir insan hapishanelerde hayatını kaybetmektedir.
Ali Osman Köse,
Sibel Balaç, Yasemin Karadağ ve Hasan Karapınar hasta tutsakların öne çıkan
isimleridir.
İnfaz Kanunu
16’ıncı maddesine göre derhal tahliye edilmelidirler.
Yasemin Karadağ;
böbrek nakli ameliyatı geçirmiş, tek böbrekle yaşamaya çalışmaktadır. Yıllar
önce beyin kanaması sonucu ağır bir ameliyat geçirmiştir. Yasemin Karadağ, ağır
sağlık sorunları yaşamaktadır; 10 Temmuz’da beyninde baloncuk oluşması
nedeniyle hastaneye götürülmüş, yatırılmış, riskli bir ameliyat olması
gerekirken hapishaneye geri götürülmüştür. Yasemin Karadağ’ın başka sağlık
sorunları bulunması nedeniyle sağlık durumu ciddidir, derhal tahliye
edilmelidir!
Sibel Balaç;
2022 yılında 298 gün süren ölüm orucu yaşamış, sakat bırakılmıştır. Sibel
Balaç’ın ölüm orucuna bağlı şiddetli kasılmaları var. Buna bağlı olarak günde
2-3 kez baygınlık geçirmektedir. Kasılmalar sonucu nefes alamama durumu beyni
oksijensiz bırakabiliyor ve bu ciddi tahribata yol açıyor. Konuşma yetisini
belirli aralıklarla kaybediyor. Doktorlar, akciğer kaslarının da kasıldığını ve
ciğerlerinin sünmesine neden olacak bu sürecin hayati risk taşıdığını
belirtiyor.
Hasan
Karapınar; TAYAD’lı Aileler’in mücadelesi sonucu 27 Haziran 2022’de tahliyesi
ettirilmiş hasta tutsaklardan biridir. Hasan Karapınar tahliye edildiğinde lenf
kanseri tedavisi görüyordu.
6 Şubat
2024’teki baskın terörüyle yeniden tutuklanan Hasan Karapınar’ın 24 Şubat
2024’te sürgün edildiği Kandıra 2 No’lu F Tipi Hapishanesi’nde tedavi süreciyle
ilgili yaşadıklarını kendi mektubundan aktarıyoruz;
“Kocaeli
Şehir Hastanesi’nde hematoloji uzmanın kelepçe açtırmaması üzerine her şey
gelişigüzel yaptı. Kanser hastalığı oysa sıradan bir tedaviyle değil, dikkat ve
moralle yürür. Ama doktor beni başından saldı. Birçok yapılması gereken
tetkikleri ‘ihtiyaç yok’ diyerek iptal etti. Yüzümü görmemek için üç aylık
muayeneyi altı aya çıkardı. Ve uğraştık sevk için.
Aradan iki
ay geçti revire çıktım. ‘Tamam’ dedikleri hastane sevkimi yapmamışlar,
anlattım. Durumun ciddiyetini ve zorla tekrar hastaneye sevk oldum. Bu sefer
başka bir uzman doktorun kapısının önünde bekledik. Doktorun karşısına çıktım,
durumu sordu; ‘kelepçe çıkarılmadığı için tedavi olamadığımı’ anlattım.
Doktor
‘çıkarın o zaman’ dedi. Askerlerin şaşkınlığı içerisinde kelepçelerim zorla
çıkarıldı. Anlattım tüm hikâyemi. Doktor inceledi ve ilk dediği şuydu:
‘Normalde kemoterapi bittikten bir yıl sonra pet çektirmek zorundasın. Oysa
senin bir buçuk yılın geçmiş, yani bunu bir önceki doktor bilmiyor muydu?!’
Biliyordu.
Zaten iptal ettiği tetkikler de bunlardı. Yani bunu neden yaptığı çok açık.
Sonra devam
etti doktor: ‘Altı ayda bir olan muayeneni iptal ediyorum. Üç ayda bir olarak
değiştiriyorum. Bir de kan tahlili istiyorum.’ deyince şaşırdı beni getiren
görevliler.
Aslında çok
kolay çözülebilecek şeyler dünya görüşlerimizden, dayatmaları kabul
etmediğimizden içinden çıkılmaz bir duruma sokuyorlar.
İlaçlı peti
çektim. Kan tahlilini yaptırdım. Muhtemelen haftaya sonuçları alırız.”
Lenf kanseri
hastası Hasan Karapınar’ın bizlere yazdığı mektuptan sonra ailesinden aldığımız
habere göre Hasan Karapınar’ın dalağının büyüdüğünü, hastalığının tekrarlanma
riskinin büyük olduğunu öğrendik.
Bu süreçte
tetkiklerini iptal eden Mengele artığı doktorun, sevkini zamanında yapmayan
hapishane idaresinin, kelepçelerini çözmeyen askerin, bu işkenceyi bilip
müdahale etmeyen Adalet Bakanlığının hapishanelerde bilinçli katletme
politikası olduğu açıkça görünmektedir.
Hasta
tutsakların hastalıklarını tutsaklara silah olarak kullanan faşizme boyun eğmeyeceğiz!
Adalet
Bakanlığını, Sağlık Bakanlığını, hapishane idarelerini, Mengele artığı
doktorları uyarıyoruz; kanser hastası Ali Osman Köse’ye, Yasemin Karadağ’a,
Sibel Balaç’a ve Hasan Karapınar’a tedavi süreçlerinde yapılan tüm
usulsüzlükleri ve keyfi yaptırımları takip ediyoruz Başlarına gelebilecek
herhangi bir olumsuzluğun hesabını soracağımızı belirtiyoruz!
Hapishanede
tedavi edilemeyecek onlarca hasta tutsağın tahliyelerini istiyoruz!
Hasta
tutsakların yasal haklarının kullanmasının önünde hiçbir engel yoktur! Tek
engel AKP faşizminin tecrit, işkence ve katliam politikasıdır; buna izin
vermeyeceğiz!
Hasta
Tutsaklar Tahliye Edilsin!
Hasta
Tutsaklara Özgürlük!
TAYAD’lı Aileler