Rezzan Şengül direnişinin 127’inci günü olan 2 Ağustos’taki
telefon görüşmesinden anlatımları:
… Sendromdan kaynaklı uyuyamama, uyku alamama, dinlememeden
kaynaklı kalp çarpıntıları devam ediyor. Onun dışında baş ağrıları ve
ışığa-sese karşı hassasiyet kaynaklı yoğun baş ağrıları var. Bunlar temel
sorunlarım.
Ara sıra nefes darlığı bu dinlenememeden kaynaklı bunlar
oluyor. Fiziksel olarak çok çabuk yoruluyorum, eskisinden daha hızlı
yoruluyorum. Bu tür şeyler de oluyor. Ama ilk temel sorunlarım bu kalpte
yoğunlaşıyor. Ondan kaynaklı bir sorun var, onun dışında genel itibariyle durum
böyle, başka da bir şey yok.
Ailesi:
Özel ihtiyaçlarını nasıl gideriyorsun?
Rezzan Şengül:
Nasıl gidereyim?
Aslında onu sürekli dile getiriyoruz, anlatıyoruz ‘bir araya
gelmemiz gerekiyor’. Aslında taleplerimizin karşılanması gerekiyor, yine de o
şekilde kendilerince intikam almak istiyorlar sanatçılık pratiğimiz nedeniyle.
Onlar aldıklarını alsınlar, biz her halükârda dimdik ayakta durmaya devam
ediyoruz.
(…)
Rezzan Şengül’ün direnişe dair anlatımı:
Şöyle, bugüne kadar defalarca anlattık, bugün de direnişimin
127’inci günündeyim.
127 gündür şunu anlatmaya çalışıyoruz; bu hapishaneler
insanlara, Anadolu halkına karşı yöneltilmiş çok büyük bir silah. Halkı teker
teker hücrelere koyarak burada teslim almayı amaçlıyorlar. Teslim
alamadıklarını da kuyu tipi hapishanelerle yoğun bir kuşatmayla etkisiz hale
getirmeyi amaçlıyorlar.
Bu etkisiz hale getirme boşunadır; çünkü bizim buradan
direnişimizle sesimiz dünyaya yankılanıyor. Her ne kadar saldırı büyük olursa
olsun bunun tek çözümü direniştir. Direnişi elimize aldıktan sonra, onlar
hepimizi eline geçirdikten sonra karşımızda durabilecek hiçbir güç yok.
Çok güçlüyüz. Burada hiçbir şekilde teslim alma
politikalarını başarıya ulaştıramayacaklar!
Çünkü biz direneceğiz sonuna kadar. Bu saldırıları
direnişimizle alt üst edeceğiz.
Bunu söyleyebilirim…