Lakin son tutsaklığının ve kanser tedavi süreci dahilinde
yapılması gereken tetkiklerin tutsaklık koşullarında
yapılamaması-yaptırılmaması nedeniyle lenf kanseri yeniden başlamış oldu.
Faşizmin devrimci Özgür Tutsakları ve hasta tutsakları
bilinçli katletme politikalarından biri olan tedavi hakkının engellenmesi veya
keyfi şekilde yapılması ile ilgili TAYAD’lı Aileler 3 Ağustos’ta basın açıklaması
düzenledi.
TAYAD’lı Aileler’den Naime Emlik okuduğu basın
açıklamasında şu sözlere değindi:
Basına ve Halkımıza;
Hasan Karapınar TAYAD’lı Aileler’in mücadelesi sonucu 27
Haziran 2022’de tahliye edilmiş hasta tutsaklardan biridir. Hasan Karapınar tahliye
edildiğinde lef kanseri tedavisi görüyordu.
6 Şubat 2024’teki baskın terörüyle yeniden tutuklanan Hasan
Karapınar’ın 23 Şubat 2024’te sürgün edildiği Kandıra 2 No’lu Hapishanesi’nde
tedavi süreci ile ilgili yaşadıklarını kendi mektubundan aktarıyoruz:
Kocaeli Şehir Hastanesi’nde hematoloji uzmanı kelepçe
açtırmak istememesi üzerine her şeyi gelişigüzel yaptı. Kanser hastası oysa
sıradan bir tedavi ile değil, dikkat ve moralle yürür. Ama doktor beni başından
saldı. Birçok yapılması gereken tetkikleri “ihtiyacı yok” diyerek iptal
etti. Yüzümü görmemek için üç aylık muayeneyi altı aya çıkardı. Ve uğraştık
yeniden sevk için.
Aradan iki ay geçti ve revire çıktım. “Tamam” dedikleri
hastane sevkimi yapmamışlar. Anlattım durumun ciddiyetini ve zorla tekrardan hastaneye
sevk oldum. Bu sefer de başka bir uzman doktorun odasının önünde bekledik.
Doktorun karşısına çıktım, durumumu sordu, kelepçe çıkarılmadığı için tedavimi
olamadığımı anlattım. Doktor ‘çıkarın o zaman’ dedi. Askerlerin şaşkınlığı
içerisinde kelepçelerim zorla çıkarıldı.
Anlattım tüm hikâyemi, doktor inceledi. İlk dediği şuydu:
“Normalde kemoterapi bittikten bir yıl sonra pet çektirmek zorundasın. Oysa
senin bir buçuk yılın geçmiş. Yani bunu bir önceki doktorun bilmiyor muydu?”
Biliyordu… Zaten iptal ettiği tetkikler de bunlardı.
Yani bunu neden yaptığı çok açık. Sonra devam etti
doktur: “Altı ayda bir olan muayeneyi iptal ediyorum, üç ayda bir olarak
değiştiriyorum. Bir de kan tahlili istiyorum…” deyince şaşırdı beni getiren
görevliler.
Aslında çok kolay çözülecek şeyler dünya görüşlerimizden,
dayatmaları kabul etmediğimiz için de çıkılmaz bir duruma sokuluyor.
İlaçlı pet çektirdim, kan tahlilini yaptırdım. Muhtemelen
haftaya sonuçları alırız…
Lenf kanseri Hasan Karapınar’ın bizlere yazdığı mektuptan,
ailesinden aldığımız habere göre Hasan Karapınar’ın dalağının büyüdüğünün,
hastalığının tekrarlama riskinin olduğunu öğrendik.
Bu süreçte tetkikleri iptal eden Beytullah adındaki Mengele
artığı doktorun, sevkini zamanında yaptırmayan hapishane idaresinin,
kelepçelerini çözmeyen askerin, bu işleyişi bilip de müdahale etmeyen Adalet
Bakanlığının hapishanelerde bilinçli katletme politikası olduğunu açıkça
görülmektedir.
Biz bu bilgileri geçen hafta 27 Temmuz günü paylaşmıştık.
Hasan Karapınar’ın pet çekme sonucu da tarafımıza ulaştı. Dalağının büyüdüğünü,
kanser hastalığının tekrarladığını öğrendik.
Hasan Karapınar ailesi yaptığı telefon konuşmasında
‘Başladığımız yere geri döndük…’ ifadesini kullandı.
Hasan Karapınar 23 Şubat 2024 tarihinde Kandıra 2 No’lu Hapishanesi’ne
sürgün edildikten sonra lef kanseri hastalığı sebebiyle hapishane tarafından
hastaneye sevk edilmiştir. Kocaeli Şehir Hastanesi’nde kemoterapi uzmanı
doktoru Beytullah’ın her şeyi üstün körü yapması, kontrolleri üç ayda bir
yapılması gerekirken altı ayda bire çıkarması, her şeyden önemlisi bir kanser
hastasının moral ve motivasyonunu düşürmesi meslek ahlâkının, hekimlik etiğinin
hiçe sayılması demektir.
Kanser hastalığı gibi önemli bir vakanın tedavi zamanının
geçirilmesi, hastanın ölümüne yol açabileceğini en iyi doktorlar bilir.
Bu durumu riske atarak, üstelik yapılmaması gereken her şeyi
yaparak, yapılması gereken hiçbir şeyi yapmamak suçtur, ahlâksızlıktır!
Bu hastayı bile bile ölüme terk etmek, katletmek demektir!
Sadece Kocaeli Şehir Hastanesi hematoloji uzmanı Beytullah’ı
değil, tüm Türkiye hapishanelerindeki doktorların ve tutsakları muayene eden
hekimleri uyarıyoruz: Önünüze gelen kim ve herhangi ırktan, milletten, hangi
düşünceden ve her ne sebeple olursa olsun önünüze gelen bir hasta olarak
muamele etmeli ve hastalığı tedavi etmelisiniz.
Hastaya, hastayla uğraşmak, kişiselleştirmek suçtur,
ahlâksızlıktır ve acizliktir.
İnfaz kanununun 16’ıncı maddesi hasta tutsakların ve Hasan
Karapınar’ın dışarıda tedavi edilmesini ön görmektedir, zorunlu kılmaktadır.
Hasan Karapınar 2022 yılında Silivri Hapishanesi’nde
kalmaktayken gittiği doktor kendisine ‘altı ay ömrünün kaldığını’ söylemişti.
Oysa Hasan Karapınar tahliye olup tedavisini dışarıda bağımsız doktorlarca
sürdürdüğünde yaşayabileceğini tüm dünyaya göstermiştir.
Hasan Karapınar’ın sağlığıyla ilgili süreci yeni baştan
yaşıyor olmasının tek nedeni tutsaklığı ve tutsaklık koşullarında tedavi
hakkının gasp edilmesidir.
Biz TAYAD’lı Aileler olarak tekrar ediyoruz:
Hasan Karapınar’ı Bir Kez Aldık ve Yaşattık! Tekrar
Alacağız ve Yaşatacağız!
Adalet Bakanlığının, Sağlık Bakanlığının, hapishane
idaresinin keyfi uygulamalarıyla evlatlarımızı, arkadaşlarımızı, yoldaşlarımızı
katletmesine izin vermeyeceğiz!
Hiçbir meşruluğu olmayan faşizmin kanlı ellerine Özgür
Tutsakları bırakmayacağız!
Haklı ve meşru olan biziz, biz kazanacağız!
Hasan Karapınar Tahliye Edilsin!
Hasta Tutsaklara Özgürlük!
TAYAD’lı Aileler