NARİN GÜRAN, 8 yaşında bir kız çocuğu…Kendi köyünde, kendi aile yakınları tarafından katledilmiş yada katledilmesine göz yumulmuş binlerce çocuğumuzdan biri. Halkımız günlerce “Narin nerede” sorularıyla yatıp kalktı. Akıbetini sordu, ısrarla. Söylenen yalanlara inanmadı. O nedenle bu kadar ülke gündemine girdi. Bizim ülkemizde, binlerce çocuğumuz tacize uğruyor, tecavüze uğruyor, katlediliyor, kaybediliyor. Ancak katilleri açıkça AKP tarafından korunuyor. Katilleri tutuklamışsa bile birkaç yıl sonra “delil yetersizliği” diyerek serbest bırakılıyor. Leyla, Rabi Naz, Berkin ve daha binlerce çocuğumuzun katilleri korunuyor, tutuklu değiller ve hala çocuklarımızın arasında dolaşıyorlar.
Tüik in
raporuna göre,
2008-2016
yılları arasında yani 8 yılda toplam 140 bin çocuk kaybolmuş.
2014 te 74
bin iken
2016 da
83.552 ye yükselmiş.
2014 ten 2016’ya kadar çocuk istismarı %33
artmıştır.
Sadece
2023 yılında 29 Bin çocuk cinsel tacize uğramış.
2018 den
sonra bir istatistik yok. Ancak her gün en az 30 çocuk kayboluyor.
Adalet
Bakanlığı verilerine göre, Türkiye de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı son
10 yılda üç kat artmış. Bu da yılda ortalama 17 bin istismar davasının açılması
anlamına geliyor.
Bu
rakamlar sadece kayda geçen resmi rakamlardır. Gerçek ise bundan çok daha
fazladır.
AKP bütün
kurumlarıyla çürümüş, yaşam biçimiyle yozlaşmış bu yozluğu çürümüşlüğü halka dayatmaktadır.
Bu çürüme sadece AKP’ye ait değildir elbette. Ancak AKP iktidarı gelinen son
noktanın temsilcisidir. Bu yozlaşmayı hızlandırmış, yaygınlaştırmıştır.
Emeğinin karşılığını alamayan, hakkını arayan emekçiler polis saldırısı,
gözaltı, baskı, zulümle karşılaşır. Adalet isteyen, türkülerini özgürce
söylemek isteyen sanatçılar, Grup Yorum gibi devrimci müzik gruplarının
konserleri yasaklanır, çalışmaları engellenir. Yaşlı, hasta insanlar
hapishaneye konulur, tüm muhalefet baskıyla, zorla susturulmaya çalışılır.
Demokratik kurumlar periyodik olarak basılarak, maddi manevi zarar verilir.
Hakkını savunan işçi, memur, emekli, doğasını, hayvanını koruyan bu saldırıdan
nasibini alır. Her türlü, kirli işi yapma özendirilir. Uyuşturucu ticareti,
kumar, fuhuş kolay para kazanma yolları olmuştur. Kara para aklayıp, görgüsüzce
bir yaşam sürenler ve bu yaptıkları dört
raporla belgelenmiş olduğu halde Engin-Dilan Polat çifti tahliye edilir,
uyuşturucu ticareti, polis eşliğinde yapılır, fuhuş vb çetelerinin kirli işleri
nedeniyle gelirlerine ortak olmak koşuluyla izin verilir. Paralı olan söz
sahibi olur ve kendi küçük yönetimlerini kurarlar.
Biz devrimciler
yıllardır bu düzenin uyuşturucu, kumar, fuhuş vb gibi tüm yozluklara karşı
mücadele ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Yozlaşmaya karşı çıktığımız için onlarca yıl
cezalar alıyoruz. Mahallemizde uyuşturucu çetelere izin vermediğimiz için çete
kurşunlarıyla katledildi HASAN FERİT GEDİK.
Ama Berkin
Elvan’ın katilleri elini kolunu sallayarak dolaşıyor.
ADALET
para ile alınıp satılan bir metaya dönüşmüştür.
Sömürü düzeni kendi devamı için halkı teslim
almak ister. Yozlaştırma tüm baskılardan daha etkili bir silahtır. Yozlaştırabildiği
insanları teslim alır, değerlerini alır, kültürünü unutturur, beynini alır.
Böylece daha fazla yaşama şansı bulur. En ufak bir tartışmada cinnet hali
kavgaların sebebi bundandır. Bu yozlaşmadır.
Daha 2 yaşında, küçücük bebelere
yaşatılan kötülükler yozlaşmanın geldiği boyuttur.
Narin olayında
yaşananlarda bu düzende yaşananların minyatürü niteliğindedir.. Küçücük bir
köyde bir çocuk katledilmiş, biri katletmiş, biri cesedi saklamış, birileri
susmuş, kayıp gibi gösterilmiş, kanıtları ortadan kaldırılmıştır. Katliam zanlıları aile üyeleridir. Adeta bütün
köy susarak bu katliama ortak olmuştur. Devlet kapatılmasına yardım etmiş ve
örgütlü bir çabayla akla gelebilecek her türlü yozluk havada uçuşmuştur.
Gericilik, feodalizm, kirli işler, kirli ilişkiler, ahlaksızlık her şey
kurcaladıkça çıkmıştır. Bu yozlaşmanın boyutudur.
Çürümenin,
yozlaşmanın sebebi kapitalizmdir. Bu çürüme onarmayla, bazı yerlerini tamir etmekle
düzelmez. Bu kötülükleri yaratanlar ve
bu suça ortak olanlar Adaleti
Sağlayamaz!
Halkımız;
Narin’e
yaşatılanları duydukça “Bu dünya başımıza yıkılsın” dedik. Evet bu ülkede
yaşayan tüm çocukların sorumluluğunu duymak anlamıyla güzeldir, kirletilemeyen
duygularımızdır bunları söyleten, vicdanımızdır. Bizi insan yapan
yanlarımızdır.
Çocuklarımıza
yaşatılan bu kötülüklerin sorumlularına bu dünyayı yıkmak boynumuzun borcudur.
Karşımızda kötülüklerin sahipleri örgütlüdür. Bizde onunla başedebilmemiz için
örgütlenmemiz gerekir. Bu gücü ve iradeyi de ancak örgütlü olursak
engelleyebiliriz. Saçının teline kıyamadığımız çocuklarımızı, bebeklerimizi korumanın,
onlara aydınlık bir gelecek bırakmanın tek
yolu da budur. Bu düzen değişmeden bu kötülüklerde son bulmayacaktır.
Çünkü, bu PİSLİĞİ DEVRİM TEMİZLER!
Devrim yani Nazım’ın da dediği gibi
“Çocukların ama bütün çocukların
kırmızı elmalar gibi gülüşü..” dür.
NARİN KATİLLERİNDEN HESAP SORACAĞIZ!
LEYLA, BERKİN, RABİA, UĞUR, NARİN İN KATİLLERİ
YARGILANSIN!
TACİZE. TECAVÜZE UĞRAYAN ÇOCUKLARIMIZ İÇİN
ADALET İSTİYORUZ!
DÜZEN ÇÜRÜTÜR DEVRİM YAŞATIR!
ALMANYA HALK CEPHESİ