1 mayıs açıklamalar adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya bağcılar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa belçika belgesel beşiktaş beykoz boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri çağlayan çanakkale çayan çayan mahallesi çekmece çerkezköy dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler FOSEM Fransa galatasaray gazi Gebze gençlik gerilla giresun gözaltı grup yorum gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet Hacıahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda Isparta idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere İngiltere istanbul isveç isviçre İsviçre işçi meclisi italya izmir kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kınık kıraç kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba küçükçekmece kültür sanat kütahya lubnan malatya maltepe Maraş mardin Mektuplarımızla Tecriti Kıralım mersin muğla Muharrem Karataş munzur nurtepe okmeydanı ortaköy ömürtepe örnektepe piknik Polonya radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma Sevgi Erdoğan Vefa Evi siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler şiir şiirler şişli taksim tavır dergisi TAYAD tekirdağ tiyatro Tokat trabzon tuzla türkiye UTMP videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi Zürich

Avusturya'dan Halk Okulu Dergisi Okurunun Narin ve Sıla Başlıklı Yazısını Paylaşıyoruz

EN ÇOKTA NARİN'LERİMİZ VE SILA'LARIMIZ İÇİN...


Bu dünyada Firavunun peşine takılıp,
öbür dünyada Musa’ya komşu olamazsın.
Çocukları ürkütülmüş bir dünyanın denizi mavi olsa ne yazar,olmasa ne..!

Ülke gündemimiz son birkaç haftada peşpeşe gelen iki küçük çocuğumuzun vahşice katledilmesi haberleriyle bir kez daha sarsıldı. Diyarbakır Tavşantepe köyünde 8 yaşındaki Narin'imiz ve Tekirdağ Malkara'da 2 yaşındaki Sıla bebeğimiz ailelerinin de dahil olduğu sapkın cinayetlere kurban gittiler..
Henüz ömrünün baharında, bu çürümüş düzenin yaşamdan canice kopardığı evlatlarımızın acısı yüreklerimizi dağladı...

İnsanın çocukluğu, derdini söylemekle ona çare bulmanın aynı şey olmadığını anlayınca bitermiş...

Maalesef kadına, çocuğa veya hayvanlara karşı işlenen bu tarz yaygın suçlardan sonra; suç ilişkisini salt kurban ve zanlıya indirgeyip bireyselleştirerek, en başta sosyal ve konvansiyonel medyada olmak üzere, lanetleme yarışıyla bir tür vicdani arınma ayini gerçekleştiriliyor ve birkaç gün sonra günlük hayatlara öylece geri dönülüyor...

Bütünlüklü olarak düzeni ve onun ürettiği toplumsal yapıyı ele almadan yapılan tahliller, tamamen yozlaşmış bu düzene can suyu olmaktan öteye gidemiyor...

Özellikle bu tarz hassas gündemlerde burjuva basında kasıtlı olarak idam tartışmaları başlatılıyor ve suçla mücadele etmek için hastalıklı suçluları yakalayıp asmanın sorunu çözeceğini ifade ediyorlar.

Öfkeli toplumsal kesimlerin algısı, sistematik bir şekilde mevcut düzene değil de, tekil olarak olayın failine yönlendiriliyor...

Oysa cinsel ve adli suçlar da bizatihi sistem tarafından sistemli olarak yeniden üretiliyor. Çünkü sınıflı toplumlar da suç, tek başına hastalıklı ve iradesini kötülüğe yöneltmiş bir bireyden kaynaklanmaz.
Üretim ve bölüşüm ilişkilerinden, yoksulluktan, geleceksizlikten, gerici eğitim sisteminden, pompalanan yoz kültürden ve benzeri başat sebeplerden kaynaklı olarak toplumsal yapımız içeriye doğru çürütülüyor...

Halbuki, bir çocukla veya bir hayvanla dahi sağlıklı biçimde ilişkilenemeyecek insanlar yetiştiren olgu, en temelde henüz tarihin çöplüğüne gönderemediğimiz sınıflı toplumun kendisidir...

Ülkemizde çarpık gelişmiş kapitalizmden kaynaklı kırsal kesimlerde hala çok yaygın Feodal Ağlar bulunmaktadır.Aşiret, cemaat, ağalık, koruculuk ve benzeri gerici kurumlarla tahkim edilen bu eski toplumsal yapıda, bugün yaşadığımıza benzer suçlar sıkça ortaya çıkmaktadır.

Ancak kapitalist üretim ilişkilerinin çarklarının tam olarak işlediği yerlerde de aynı şekilde benzeri sapkınlıklar ve suçlar yüksek oranda görülmektedir.

Hatta bugün Batı dünyası bu genel kabul görmüş suç tanımlarını bile tartıştırmakta ve pedofili benzeri sapkınlıkları da yarattığı cinsel özgürlükler sepetine resmen eklemeye çalışmaktadır...
Örneğin, emperyalizmin kendine ucuz emek gücü ordusu haline getirdiği birçok Uzak Asya ülkesinde, zenginlere özel turlar ve bölgeler dizayn edilerek, çocuk bedenin cinsel obje olarak metalaştırıldığı sapkınlıkların ticareti yürütülmektedir...
Böylesi bir çürümeden kurtulmanın yolu olarak, suçluları ömür boyu hapsetmesi ya da idam etmesi için, yine bu düzenin mahkemelerinden medet ummak abestle işgal olur. Burjuva hukuk devleti denilen form, tarihsel olarak adaleti sağlayabilecek niteliğini yitireli çok uzun zaman oluyor...

Adalet, halk için ekmek ve su kadar temel bir ihtiyaçtır.Adaletsiz kalan toplumlar, tıpkı bugün olduğu gibi kültürel ve sosyal olarak çürürler...

Çocuğu uyanmasın diye balkondan polisi uyaran babanın tutuklanıp, Çocuğunu taciz eden babanın serbest kaldığı bir düzen olamaz...
Adalet bu değil Çünkü hiç Adil değil...
Neydi ADALET.....
Aynı Evrende Yaşamamalı Cellatlar ve Çocuklar; Ya Ölmeli Cellatlar ,
Ya da hiç Doğmamalı Çocuklar...

Adaleti burjuvazinin ceza-yargı sistemi sağlayamaz, çünkü adalet hukuki değil, siyasi bir taleptir ve onu ancak bu düzene karşı, yarınlar için dövüşenler sağlayabilir...

UNUTMAMALIYIZ!
Sulara Sulara Salmazsak Sesimizi Yalnızlık Gömüt Taşlarını Kendi Hazırlar.
Gelir Hayat Sollar Bizi.
Ve Artık Bağışlamaz Bizi Çocuklar.

AVUSTURYA HALK OKULU DERGİSİ






Etiketler: ,
[blogger]

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.