Lübnan Halkı ve
Hizbullah’a Baş Sağlığı, Direnenlere Selam
Geçtiğimiz hafta içerisinde Siyonist
İsrail’in bir dizi katliamına daha tanık olduk. Adeta bir soykırım gibi geçen
Filistin’e saldırılarında on binleri katleden İsrail gözünü Filistin
direnişinin destekçilerine dikmiş durumda. Bu soykırım makinesi katliamlarına
son vermiyor, hiçbir insani değeri tanımıyor. Sivil, çocuk ayrımı yapmaksızın
en vahşi şekilde halklara saldırıyor. Nehirden Denize tüm Filistin’de yaptığı
katliamların yanı sıra durmaksızın Lübnan ve Suriye’de de saldırılarına devam
ediyor. Onlar katliamlarını sürdürüyor, onurlu halklar ise buna karşı
direnişini. Başta Gazze halkı olmak üzere tüm Filistinliler direniyor.
Hizbullah öncülüğünde savaşın ilk gününden bu yana Lübnan cephesi de bu
soykırıma Yemen halkı gibi kayıtsız kalmayanlardan. Tarihin doğru safında yer
almanın elbette bir bedeli var. Bu bedeli Lübnan, Yemen ve tüm Direniş
Ekseninin ülkelerin halkları beraber ödüyor. Sadece yas tutmuyor, kan ve can
bedeli bu direnişe omuz veriyorlar. Filistin halkıyla kan kardeşliğini
sürdürüyor. Bu dayanışma tüm dünyaya örnek olmalıdır.
Bu dayanışmanın bir bedeli oluyor dedik.
Tarihsel olarak Lübnan halkı ve Hizbullah, İsrail siyonizminin karşısında,
Filistin’in yanında yer almıştır. Bundan sebeptir ki İsrail’in de her zaman
hedefi olmuştur. Aksa Tufan’ı sonrası İsrail’in başlattığı soykırımda
tereddütsüz yine Filistin halkının yanında yer almış ve şehitler vermişlerdir. Son
olarak Katil İsrail’in, Lübnan’da elektronik cihazlar vasıtasıyla başlattığı
saldırılar artık başka bir boyuta taşınmıştır. Hizbullah’a yönelik bir nevi
toplu suikast gibi görünen ilk saldırılara tereddütsüz tepki verilmesi
gerekmektedir. Sivil alanlarda da gerçekleştirilen bu saldırılar Lübnan ve
Filistin halkını da hedef almaktadır. Kaldı ki sonraki günlerde yaşanan
bombardımanlarda onlarcası çocuk, yüzlerce insan hayatını kaybetmiştir.
İsrail’in katliamlarında tereddüt duymak yeni katliamların zemininde pay sahibi
olmak demektir. Tıpkı 7 Ekim sonrası yaşananları sadece İsrail-Hamas çatışması
gibi sığ değerlendirmek gibidir. O saldırıların da hedefi Filistin halkı ve tüm
direniş örgütleri cephesiydi çünkü bu örgütler halkın örgütleridir. Bu
saldırıların bir amacı da halklar üzerinde korku yaratmak, Emperyalizmi ve
yerli işbirlikçilerini yenilmez gibi göstermektir. ‘’Bakın teknolojik olarak ne
kadar üstünler, bunlarla başa çıkamayız’’ algısı yaratmaktır. Ama tarih
göstermiştir ki kazananlar teknoloji değil kararlılıkla direnen halklar
olmuştur. Tıpkı Vietnam’da olduğu gibi.
Başta ABD
emperyalizmi olmak üzere tüm emperyalist güçlerin desteğinden bağımsız
gerçekleşmiyor bu katliamlar. İsrail’e bu gücü veren, bu hakkı tanıyan
emperyalizmdir. ABD’dir, İngiltere’dir başta Almanya olmak üzere AB’dir. Maddi
ve manevi tüm imkânlarıyla İsrail’in arkasındadırlar. Dökülen her bir damla
kanda onların da sorumluluğu vardır. Buradan tekrar Lübnan halkı ve Hizbullah’a
başsağlığı diliyoruz. Direnenler mutlaka kazanacaktır. Filistin mutlaka
kazanacaktır. Nehirden Denize Özgür Olacak!
Anti-Emperyalist Cephe